20 Aralık 2016 Salı

2 İleri 1 Geri, Marş Marş Merkür


Günümüz modalarından biri de astroloji. Son 2-3 yıldır herkes astrolog, herkes gökbilimci.
Bir de dillere pelesenk Merkür Retrosu. Evlerden ırak!
Bakma böyle dediğime ben de meraklıyım bu tarz olaylara. Bir astrolog takibindeyim uzun zamandır. Dinçer Güner ismini buraya iliştireyim. Bir iki tweetlerini kurcalayın baya iyi!
Neyse konumuza dönelim. Bu retro çok pis birşey diyorlar. Yılda 4 defa 3'er haftadan yaklaşık yılın çeyreğini alıp götürüyor pislik.
Dün de bismillah hadi bakalım dedirtti. Tam böyle mayışmışım, akşam mahmurluğu. Yatağın içinde kedi gibi ordan şuraya dönerken şangırtlı bir ses!
Balkonun tavanı inmiş aşağıya! Şaka mı! Daha dün dedim değil mi size. Mutlu Esra olma vakti diye. Al işte! Neyse çözeriz 😉
Merkür Retroları dillere destan. Zamanında iki arkadaşımızı tanıştırma planlarımız vardı. Bir nevi çöpçatacaz. Ama gel gelelim merkür retroda. Başını yedim gençlerin 3 hafaya yakın sabrettiler tanışmak için. Sonuç mu? Ay sonunda nişanlanıyorlar. Yine bir retroda 😅
Daha önce de yine bir retroda sevgilim çat diye ilişkimizi bitirdi. Gülerek açtığımız telefonu ayrılarak kapattık. Sonuç? Retro bitti biz barıştık. Şimdi nişanlıyız. Daha da retro zevali yaşatma rabbim!
Demem o ki sana sevgili Merkür. Yapma etme tatlım. Azcık gönyende dur. İki ileri bir geri mal ettin bizi. Bu sefer teğet geç bari.
Öpüyorum tatlım...

Ps: Amazondan gelen paketleri açmayın canlar.
Sevgi ile :

Devamını Oku »

19 Aralık 2016 Pazartesi

Helluşka 2017!

Bilenler bilir. 2015e efsanevi girmiştim. Daha doğrusu bir güruh olarak biz 2015'ilk gününden itibaren bazen iyi bazen kötü olaylarla bolca aksiyonla burnumuzu boktan çıkaramadık desek yeri yani. Adrenalin patlaması yaptık. Herşey 1 Ocak 2015 sabahı "bizim ne kadar sakin bir hayatımız var yaaee" dememle başladı. Ve hayatımız bir daha hiç o kadar sakin olmadı.
Bir de 27 Aralık 2014'te dilediğim yeni yıl dileğim vardı. "AŞK, ŞANS, DANS" Nasıl içten dilemişim. Ondan tam 5 gün sonra hayatımın aşkının (o zaman bunu bilmiyordum tabi) o zamanlar eski okul arkadaşı, şimdinin nişanlısı geleceğin de kocamın kollarında dans ediyordum. Aşkı da şansı da dansı da ilk günden vermişti bana yeni yıl. Ufff nasıl bombastik duygulardı.
Geldik 2017 arifesine. 2016da afedersiniz de bokum gibi geçti. Hiç o kadar ağlamadım, hiç o kadar üzülmedim, çaresiz kalmadım. Kişisel olarak da, türkiyede yaşayan bir insan bir kadın olarak da. Sihirli bir değneğim olsa gerçekten 2016 yılını silip atmak isterdim. Ve gidenleri geri getirmek.
Hayatım boyunca tek yıllar pek keyifli, çift yıllar da bir o kadar çileli geçmiştir benim için.
E haliyle 2017'ye de çok şey sığdırmayı planlıyorum. Ben bu 2 yılda gerçekten çok büyüdüm. 2016 koca bir kayıp benim için ama acayipli şeyler öğretti bana yadsıyamam. Çok acı çektim bir o kadar da sevindim. Hayatımdaki en güzel "evet" i çığırdım kahkahalarla. Benim de tektaşım oldu kızlaaaar.
Evlenmeye aile olmaya karar verdik. Hayatıma yeni giren bir çok faktöre alışmak zorunda kaldım. Çokça hallettim ama bolca da tökezledim. Ama ben tüm bunları yaşarken sahip olduğum en değerli şeyi; gerçek Esra'yı harap ettim. Şimdi onun gönlünü alma vakti."Esra" olma yılı 2017.
İstediklerini söyleyen , hayır demeyi beceren, hayatındaki olumsuzlukları bir süper kahramanın gelip de çözmesini beklemeyen.  Güçlü, seven, öğrenen, gezen, gülen, daha çok gülen.İçip sarhoş olup yine gülen, neşesiyle insanları kendine hayran ettiren. İnsanları sevmekten usanmayan. Sadece iyilikleri alıp kötülükleri defeden. Kötü enerjileri ve enerjilileri baştan savan. Kahve seven, yemek yapan. Pastaları ile parmak yediren...
Ohoo Esranın içinde neler saklı. Nasıl da haksızlık etmişim kendime. Nasıl da benimle yükselemeyenleri arkamda bırakmamak için dibe çekmişim kendimi.
2017'den tek bir kelime içinde saklı onlarca dileğim var : ERTELEME!
Hiçbir şeyi erteleme. Esra olmayı erteleme, sağlığını erteleme, hayatı erteleme, yaşaman gereken güzel günleri erteleme.
Gezilecek yerleri erteleme. ( Planlı ilk seyahatim Nisan'da Roma. Kendimle başbaşa, kendim olmayai kendimi bulmaya :))
Geleceğini erteleme!
Şu hayatta her konuda fedakarlık yapacak tek enayi sen değilsin kızım! Sen hayata yeterince uydun.Şimdi bırak da o sana uysun.
Hadi caaanım 2017.
Açtım kollarımı sana şükürle sevgiyle.
Koş gel! Bekliyorum!!!!!
Devamını Oku »

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Çok Değişik İşler İçindeyim

Ayy bu aralar çok değişik şeyler oluyor hayatımda. Çok hızlı geçiyor günler.
Küçücük bir kız olduğumuz andan itibaren ilerisiyle ilgili hep hayaller kurarız. Düşünürüz, tartarız...
Kiminle evleneceğiz, nasıl evlenme teklifi edecek, nerede evleneceğiz falanlar filanlar.
Sonra buların zamanı geliyor. Ve bana inanın zamanı geldiğinde hiçbir şey anlamıyorsunuz.
Mesela dün beni istemeye geldiler. Sorsan en çok hatırladığım şey çay, kahve koymak. Allahtan isteme sırasını ses kaydına almışlar da sonrasında dinledim. Zaten heyecandan kalpten gidiyorum.
Sabah kalktığımdan beri ara sıra yokluyorum kendimi. Acaba bir değişiklik var mı nasıl hissediyorum falan diye.Tabi ki hooop diye bir değişiklik yok ama zaman zaman salak salak sırıtırkne buluyorum. Düne kadar benim bir ailem ve çok sevdiğim bir adam vardı. Bugünden itibaren benim genişleyen bir ailem ve tabi ki kocaman sevdiğim bir adam var.
Ay yazamıyorum ama mutluyum uleeeen.
Devamını Oku »

1 Mayıs 2016 Pazar

Ezgi Gelin Oluyoor




Büyüyoruz. Büyüdükçe paylaştıklarımız da acayip değişiyor. Biz birbirimizi  14 yaşından beri tanırız. Takribi 15 senedir yani. 15 yıllık arkadaşlık, dostluk diyorum. Biz birbirimizin ciğerini de biliriz hani. Birimiz üzüldü mü diğerlerimiz bilenir alaşağı gömer üzeni. Çok değişik heyecanlar yaşadık birlikte. Lise aşkımız, üniversite hayallerimiz, mezuniyet manyaklığı iş bulma telaşı, yeni hayat kurma merdivenlerinin üstünde sırasıyla tepinerek şimdi bambaşka kapıları beraber açıyoruz. Kapıyı ilk aralayan Ezgi oluyor. Ezgi'miz gelin oluyor!
Bize de bunu çılgın gibi dansederek kutlamak düşüyor.


Hazırlıklar on numara: Evin her yeri pembe balonlarla süslü. Gelin hanım pembe tütüsüyle sahnelerde. Menü şu şekilde, belki ihtiyaç anında camı kırın şeklinde işinize yarar :)
* Cupcake
* Patatesli börek
* Cheesecake
* Çikolatalı çilekler
* Marshmallow
* Soğuk makarna salatası
 * Tatlı - tuzlu kurabiye
* Elmalı ve çikolatalı toplar
* Kuruyemiş
* Cips
*Kanepeler




E bize de hunharca yiyip alkol alıp dans etmek düştü tabi :)
Bakınız bride to be Esra'sı.


Gecenin sonunda terasın keyfini de çıkardık mı ooh oldu bu iş. Düğünü bekleyin anacım. Baaaay



Devamını Oku »

29 Nisan 2016 Cuma

Bayatlamayan Poğaça Yaptım A Dostlar : Mayasız Peynirli Poğaça



Ben her ne kadar poğaça sevmesem de sevenler var tabii ki bu hayatta. Sevenleri de biz sevdiğimize göre, bana düşen mutfağa girmek oldu :) Hem kolay, mayasız olduğu için pratik. Ayol hem de hiç bayatlamıyor. Eveeeet şimdi hazırsanız yeni bir #esotmutfakta tarifi geliyooooor .

Bize gereken malzemeler öncelikle şunlar oluyor:

* 150 gram tereyağ ( teremyağ kullanıyorum;)
* 1 çay bardağı sıvıyağ
* 1 su bardağı sulu yoğurt
*1 yumurta + 1 yumurtanın akı ( sarısını üstüne süreceksiniz)
* Alabildiğine un
* 250 gram tel peynir ( İstediğiniz peyniri kullanabilirsiniz, ben hafif eriyor ve tadı kaybolmuyor diye tel peynir tercih ediyorum )
*  6-7 dal maydanoz
* tuz
*karabiber
*çörekotu

Margarini oda sıcaklığında eritin. Vaktiniz yoksa mikrodalganın defrost bölümünde 30 saniye çevirin.
İçine sıvıyağ, yoğurt ve yumurtayı ilave edin. 
Kabartma tozunu un ile birlikte koyup klasik "kulak memesi" kıvamına gelene kadar yoğuralım. 
Hamuru yoğurduktan sonra birazcık toparlaması için 10 dakika kadar buz dolabında bekletebilirsiniz.
Maydanozları iyice yıkayıp ince ince doğlayın. Peynirleri de tiftikleyip maydanoz tuz ve karabiberle harmanlayın.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde alıp elinizde yassı bir şekle getirin. İçine bir tutam harç koyduktan sonra güzelce kapatıp yuvarlayın.
Ayırdığımız yumurta sarısını hamurların üzerine sürün. En son çörek otu serpip  175 derecelik önceden ısıtılmış fırında 20 dk kadar pişirin.

Alkışları yedikten sonra gönderirsiniz sevgili okuyucularım :)
Bayatlamadığı için de bir kaç gün tüketebilirsiniz.
İçinde yumurta olduğu için bozulmaya aman dikkat.
Hadi bakalım iyi haftasonları... :)
Devamını Oku »

26 Nisan 2016 Salı

Şeyy... Biz Nişanlanıyoruz da :)

,


2 haftadır herşey x8 hızda ileri sarılmış film misali gelişiyor. Birşeyler oluyor ama ben sanırım daha bunun başrolü olduğumun farkında değilim. Bana şuan sadece eğlence kısmı güzel gelirken birden bir çılgınlığın içine düştük.
Geçen hafta birden hadi artık yapalım dedik. Birden. Kendiliğinden. Öyle evlenme teklifi falan yok hani ortada. Biz artık bir nişan yapalım dedik ve dedik yani. Birgün olacağını hep biliyorduk. Nasılsa birgün ailelerimizi de bu ilişkinin içine dahil edecek ve bir adım öte taşıyacaktık. 1 hafta içinde ailelerle konuşuldu. Onlar da dünden kabullenmişler. Bir dur, bir düşün değil mi? Yok. Tamam sizin gönlünüzden nasıl geçiyorsa dediler. Sonra tarihe karar verdik.
30 Temmuz 2016 💜
Çok fazla arkadaşımı evlendirdim. Bu heyecanlarına tanık oldum. Ama iş kendiminkine gelince de tam bir aptal oldum.
Aslında işin birkaç boyutu var.
En önemlisi sevdiğim adamla elele tutuşmak hep. Bizim kalbimiz aklımız zaten bir. Şimdi hayatımızı da bir yapmak için çalışıyoruz. Parmaklarımıza takacağımız yüzükler başkalarına değil bedenen yanyana olamadığımız zamanlarda birbirimizi yanımızda götürdüğümüz birer sembol. O Amerikada ben Türkiyede yanyana olmamızın bir totemi gibi hissediyorum. Parmakta o yüzüğü taşıyacak olmanın heyecanını yadsımıyorum tabii ki.
Biz birizi aslında bir nevi herkese anlatmak. Biz iki arkadaştık iki sevgili olduk.
Arkadaşlık hep baki. Yanına inanılmaz güzel duygular ekledik. Şimdi birbirimizin eşi olma zamanı dedik.
Ne kadar cool görünmeye çalışsam da heyecandan panik atak geçirebilirim. Önümüzde 3 ay var. Bizim için çok güzel çok özel ve çok eğlenceli olmasını istediğim o gün için hazırlıklara başlama vakti.
Bir yandan o mu bu mu diye dünya şey düşünüyorum. Bir yandan bu ne heves kızım acık yavaş ol diyorum. Sonra ayol niye heveslenmeyeyim, aşık olduğum adamla hayatımı birleştiriyorum diyorum.
Berkayda aynı hevesi görmeyince ona çatıyorum bu sefer. Sonra oturup anlatıyor bana. Haksızlık ediyorsun Esra diyorum. Ne yapacağımızı bilemediğimiz bir işin altındayız şimdi. Gün değil geleceğimizi planlıyoruz. Haaa bu arada hala daha bir tektaşım ve evlilik teklifim yok o ayrı :)
Neyse durumdan ve posttan anlaşıldığı üzere buralar biraz aşk meşk kokacak. Eee  o kadar bekledik. Siz de biraz okuyuverin.
Napiiim yani :)
Devamını Oku »

20 Nisan 2016 Çarşamba

Bir yer var...

Bazen çok istediğinizi bildiğiniz şeyler bir anda geliverir ya karşınıza.
O zaman aptal bir şaşkınlıkla boşluk karışımı içinde bir yerde bulursunuz kendinizi.
Ne hissedeceğinizi bilemezsiniz.
Hem herkese söylemek istersiniz, hem de ağzınızdan çıkarsa büyüsü bozulacakmış gibi hissedersiniz.
Korkarsınız.
Bir yandan da avazınız çıktığınca bağırmak, çığlık atmak istersiniz.
Kahkahalarınızda boğulursunuz.
Kelebekler mideyi bırak, göğüs boşluğuna kadar yükselmiştir.
Kendinizle bile konuşmaktan çekinir ama cümle alem bilsin istersiniz.
Düşündükçe elleriniz terler, taşikardik olursunuz.
Adrenalin desen 1500.
Hani bir yer vardır ya hani kimseleri umursamadan sonuna kadar mutlu yaşandığı.
Oradayım!
Ve burası çok güzel.
Devamını Oku »

11 Nisan 2016 Pazartesi

Cevizli Bisküvili Pasta


Ben diyette olabilirim. Bu bebeği şu an yiyemeyecek de olabilirim, zaten arşivimden çıkardım :)
Ama bence siz ivedilikle yapıp tüketmelisiniz.
 Öncelikle ihtiyacımız olan şeyler;
* Kedi dili bisküvi
* 2 paket puding
* 1 litre süt
* 1 yemek kaşığı hindistan cevizi
* 8 adet ceviz
 * 1 su bardağı nar

2 paket pudingi 1 litre süt ile tarifine uygun bir şekilde güzelce pişirin ve soğumaya bırakın. Arada bir karıştırın ki üzeri kaymak tutmasın. 
Kalıbınıza kedi dili bisküvileri dizin, üzerine bir kat puding dökün. Aynı işlemi bir kat daha yapın.
Nar, hindistan cevizi ve cevizle de süsleyin.
4-5 saat buzdolabında bekledikten sonra, gömülün :)
Afiyet olsun.
Devamını Oku »

10 Nisan 2016 Pazar

Güneşli pazar yapmışlar

Güneşin göz kırpıp selam çaktığı günlere bayılıyorum. Heleki de pazar günüyse. Bu aralar bazen 6 bazen 7 gün çalıştığım için çalışmadığım günleri elimden geldiğince değerlendirmeye çalışıyorum. Bu pazar da yalnız olunca önce evde güzel bir kahvaltı yaptım. Tabii ki 8 de cin gibi ayaktaydım. 
Kendime mis gibi ıspanaklı kapya biberli bol peynirli omlet yaptım!


Sonra malum çalışan ev kadını kafası, izin günü ev topladım temizlik yaptım. En sonunda da kendimi sokağa attım. Ne zamandır aklımdaydı Fener - Balat sokaklarını gezmek. Havayı da mis bulunca kaçırma Esra dedim attım kendimi sokağa. Eminönüne kadar otobüsle gittim. Oradan sahilden yürüyeyim dedim. Amacım deniz kenarı havası ve oksijenle dolmaktı. Ama bizim güneşi görünce mangalını tavuğunu kapıp sahilde mangal yapan insanlarımız yüzünden bol miktarda kömür dumanı soludum. Ferahlayım derken zehirlendim resmen.
Daha önceden internetten  gözüme kestirdiğim bir cafe vardı. Maide Cafe. Orada da oturup bir kahve içerim dedim.



Tam ortamın ambiyansına uygun bir ortam. Vintage fincanlara aşık oldum. Akustik yabancı 90'lar da çalıyordu. Orda baya bir oturdum kitap okudum gelene geçene baktım. Balat'ta daha çok relax insanlar var. Suratına bit on makyaj yapıp stilettoyla kahvaltıya gelen kızlarımız buraları daha keşfedememiş şükür.


Biraz daha arşınlayayım dedim. Nefis manzaralar, evler, antika dükkanları ve ikinci elci dükkanlar çıktı karşıma. Pazar olduğu için çoğu kapalıydı. Bir dahakine hafta içi gezmeye gelip aklımda kalan bir kaç yere bakmak istiyorum.


Ben böyle güzel, keyifli, keşfetmeli enfes bir pazar yaşadım. Kendi başıma olunca da birçok şeyden zevk aldığımı hatırladım :)
Ay bu arada sırf makara olsun diye izlediğim "Kocan Kadar Konuş"un ikincisi çıkmış. Bir de oturup bir güzel onu izledim tam bir türk kızı olarak.
Şimdi gideyim de yemek yapayım kendime. Hadi çüüüüz.
Devamını Oku »

9 Nisan 2016 Cumartesi

Diyeting #1

 Merhaba sevgili gönül dostları! :D
Cumartesi sabah 7 buçuk ve ben az sonra 8 saat mesai yapmak için işe gideceğim.
Neyse bu sabah ne yaptık biliyor musun?
Zibilyonun karesinci kez diyete başladık.:D
Sabah allahım günah yazmasın ama leş haşlanmış yumurta yedim. Hiç sevmiyorum ya!
Ama el mahkum. Çünkü omletleri yerken hiç şikayet etmeyen bu yürek bunu da kaldırabilir :D
Neyse spora falan da yazıldım yine . (ne kadar köylüyüm spora yazılmak nedir ya)
Bugün spora gidemiycem çünküsü 5 te çıkıyorum işten. Onun yerine 10000 adım akar beybi!
Neyse içimdeki nutella çeşmesine elveda diyor, detox çayımı termosuma doldurup yola koyuluyorum.
İyi cumartesi kahvaltıları size :)
Devamını Oku »

8 Nisan 2016 Cuma

Bir Yolu Vardır Elbet

Bugün izninizle burası biraz özbenlik olacak. İki gündür kendimce zor günler geçiriyorum. Kesinlikle nazar diye birşey var ve kesinlikle benim canıma okuyor.
Zamanında hiç düşünmeden ( ötesini-berisini) hayatınıza aldığınız insanlardan bazılarıyla yolunuz ayrılıyor. Ama günün birinde bir tanesiyle ayırmayı bırak düşüncesiyle bile dayanamaz hale geliyorsunuz. İşte biz ona sizin yol arkadaşınız diyoruz.
Benim yol arkadaşım olduğunu düşündüğüm kişi 17 sene önce arkadaşım oldu ilk kez. Ama 15 ay önce farklı birşey oldu. Aşık olduk birbirimize. Sorsanız 15 ay. Ama biz 15 ömürlük yaşadık.
Hayatınınızı biriyle devam ettirmeye karar verdiğiniz anda birçok mekanizma giriyor devreye. İç benlik, ego,çevre baskısı, aile, hormon vs. Bu noktada sık sık kendinizi ve karşınızdakini sorgular hale geliyorsunuz. Olsun panik yapmayın. Bu sağlıklo bir durum. Ama bazen ipin ucu kaçıyor. Bazen sakin,anlayışlı,mutlu "siz"in altından tam bir türk kızı çıkıyor. İşte bu noktada partneriniz sizi anlıyor ve tolere ediyorsa ne ala. Ama tam bu noktada o da "ben böyleyim, beğenirsen" li cümleler kuruyorsa karşılıklı sıçtığınız an o noktada devreye giriyor. 
Sonradan pişman olunacak onlarca söz havada uçuşuyor.
Size göre siz çok çaba sarfediyorsunuz. Geçmişte yaşadığınız kırgınlıkları tekrar gün yüzüne çıkarıyorsunuz. Partnerinize göre o elinden gelen herşeyi suralayıp önünüze döküyor. O öyle bu böyle derken ikinize de yetmiyor gibi geliyor. O hararetle bitsin artık yeter diyorsunuz.
Bu gibi durumlarda ayrı geçireceğiniz bir gece uykusu sonrasında gerçek duygularla uyanıyorsunuz. Ya söylediklerinizden pişman olup şu an yanımda olsa diyorsanız ne ala. Hayat hala sizden yana.
İyi ki ayırmışım yolumu diyorsanız da yeni hayatınızda mutluluklar. Ama herşeyden önemlisi ilk kural: partnerinizin hayatına saygı.
Ben hayatımın bir saniyesinde bile uzağımda olmasını istemediğim bir adamla beraberim diyerek uyandım bu sabah.
Çekilen her sıkıntı daha güzel günlerin habercisi diye avuttum kendimi. Söylediklerimde haklıydım. Ama hayatımın geri kalan hiçbir gününü ondan ayrı geçirmeye de niyetim yoktu.
Bir yolu bulunur elbet dedim.
Sevdiğimin ellerine teslim ettim ..
Devamını Oku »

6 Nisan 2016 Çarşamba

Benim de söyleyeceklerim var!

Çok fena yazasım var bu aralar. Ama yazdığımı kimselerin de okumasını istemeyesim var. E kağıda, deftere yaz, buralara dökülme dersiniz. Mantıklı da. Ama buraya yazasım var. Çelişkiler içinde tam bir kaos halindeyim. 3 gündür kahve bile içmediğimi farkettim. Siz düşünün gerisini berisini.Tabii ki 3 günlük bir ayrılıktan sonra güzel bir muameleyle hayatıma geri dönüşünü kutladım. Tabii ki kahvenin.


Baileys ve çikolataları sevgilim Almanya seyahatinden getirdi. Tam bir şımartılma hikayesi.Hepsi benim bitmiş ama onun  henüz süren vizesiye ( nasıl bereketli vizeymiş, bitmeden bi son diye diye dünyayı gezdi) +1 hadi bu son yapmak için değil tabii ki. Siz ne sandınız benim sevgilimi? 
Kahve deyince aklıma geldi. Ben liseden itibaren falcılara ne paralar kaçırdım ya! Ev araba parası yatırdım resmen. Ama 2 senedir yeminliyim. Bir yemin ettim ki dönemeeemm :)
Bir ara o maceralarımı da anlatırım. İzmir piyasasında tanımadığım, evine ekmek parasını bırak kilo kilo et parası bırakmadığım falcı kalmamıştır. Hey gidi gençlik! Neyse hala daha 28 yaşındaki kocaman kadınlar olan arkadaşlarımın gazına getirilmeye çalışsam da vallahi çok büyük yeminliyim. Gitmem allah gitmem.Haa biri derse ki gel güzel kardeşim/kızım senin hobin bu, ben sana para almadan hayrına bakayım. E insanları kırmak olmaz tabi. Dimiğğ ama :)
Bu arada şu an aklıma bir şarkı takıldı. Bulmazsam asla uyuyamam bu gece! Zamanında ne dinlerdim be! Aslında zamanında ne kadar çok yaptığım şeyi artık hiç yapmadığımı farkettim. Sinir oldum kendime. Sonra herkesin hayatında böyle mi acaba dedim. Sonra yine bana ne herkesten, ben zevk aldığım mutlu olduğum şeyleri yine yapmalıyım dedim.
Düzenli ilişkinin tek kötü tarafı bu sanırım. Eskiden yaptığınız ama sizi inanılmaz eğlendiren saçmalıkları yapmıyosunuz. Yapsanız da manitanız yanınızda oluyo, haliyle yine çılgınlık olmuyor. En son ne zaman arkadaşlarımla sarhoş olduğumu hatırlamıyorum. Ya da sabaha kadar dans ettiğimi? Bağıra bağıra şarkı söylediğimizi. Ayak üstü plan yapıp hoop 5 dakikada, saat önemsizken, evden çıkmayı.
İlişki beraberinde çeşitli sorumluluklar ve öncelikler de getiriyor.Sakın yanlış anlaşılmasın. Ben yaşadığım şeyden çok ama çok mutluyum. Ama bazen eskiyi de özlemiyor değilim hani? Bu durağanlığı ilişki mi getiriyor, yoksa ilerleyen yaş mı bilemedim.
Neyse öğreniriz elbette. Bazı mutluluklar yerini daha büyük bağzı mutluluklara bırakır. Yaşasın yeni gelen bağzı mutluluklar :D
Yaş aldıkça daha çok sorumluluk üstleniyormuş insanın üstüne. Olsun gelsin.Hepsinin kıçına tekmeyi basmaya hazırım.!
Kanıma iki gram alkol girdiğinde hemen bi efelenme, hemen bi playlisti Murat Dalkılıç'tan Chet Faker'a döndürme hali. Sonra neden ben sarhoş olmuyom ne zamandır.
Neyse gencolar ( genco ne ayol!) bu aralar yine sevdiği adamlarla full time geçirebilenlere gıcık oluyorum. Çünkü benim sevdiceğim zaten uzakta olması yetmiyormuş gibi, az da uzayım dedi Amerika'ya gitmeye karar verdi. "Ulan biz İstanbul - İzmir arası görüşmediğimizin 10. gününde sinir krizi geçiren insanlarız, ne bok işin var ebesinin uzaklığında" demek istese de bu gönül seve seve (!) onunla uzağa gitmesini planlıyorsunuz size koyan hiçbişey yokmuşçasına.Keyfine gitmiyor adam eğitim, iş, kariyer. Tamam tamam salak değilim tabii ki anlayabiliyorum. Ama koyuyor be abi! Şimdi benim için hava hoşmuş gibi davranıyorum, anlayışlı manitayı canlandırıyorum. Ama gel de bir içime sor nasıl yanıyor. Ben yeri geliyor dayanamıyorum hemen gel diyorum ya da gidiyorum  5 saat sonra kavuşuyorum. E şimdi. Amerika diyorum alooooo!! Şimdi desen, vizen de varsa hadi, 2000 lira uçak parasını saymıyorum bile!!
Ben düşündükçe afakanlanıyorum. Kimse de gelip beni avutmuyor haliyle. Çünkü anlayışlı olmak gerekiyor. Çünkü herkes istediğini yapabiliyor bu hayatta. Senin nereye sürüklendğinin bir önemi yok. Gönüllü sürükleniyorsun çünkü. 
Yani her ne kadar yüzüm gülüp motive edici tiratlar sıralasam da arka arkaya, kimse benim içimi bilmiyor. Dahası sormuyor. Ben de susuyorum.
Nasıl geçer, ne yaparım, ne yaparız hiç bilmiyorum. Tabii ki planlar yapıyoruz gerçekleşince bombastik olacak planlar hem de.. Ama gel gör ki içime "şu an" da neler yaşıyor!
Neyse bu mevzuu "bencillik" yapmamam gereken bir mevzuymuş. Öyle dikte edildi. Yapmamak için %2000 kapasite çalışıyorum.
( Bu arada zibilyon şarkı dinledim hala o aklıma geleni bulamadım)
2013-2014 yılında manyak gibi dinlerdim. Bütün facebook geçmişimi tarayım derken hepten bunalıma girdim. Ne güzel günlermiş yeaaaa!!!
Bin kişiyle bin ayrı yerde eğlenmeli günler.
Neyse allahcım nooolur bi yerde karşıma çıksın şu şarkı. Çatlayacağım!
ayyyyyy!!!
vallahi buldum. İnner- my philosopy!!!! Bilgisayara bakmak aklıma gelseydi keşke.
oh beeee..

neyse benden bu gecelik bu kadar. Biraz şarkıların tadını çıkarmaya gidiyorum. Tabii ki daha söyleyeceğim çok şey var. Ama azar azar.


Devamını Oku »

28 Mart 2016 Pazartesi

'an'

İçimden coşkuyla bir şeyler yazmak geliyor. Oturuyorum bilgisayarın başına karalamaya bir şeyler. Sonra yine hevesim kırılıyor. Tam kendimden geçmiş, uçuş uçuş hayaller kurarken, bir şey çıkıp benim hayallerimi kırıyor. 

Daha fazla yazasım da gelmiyor.
Bazısı günler böyle.
Devamını Oku »

27 Mart 2016 Pazar

İlkbaharın İlk Pazarı ( o_O )

Selam sevgili insanlık :)
Saatlerinizi ileriye aldınız değil mi?
O zaman resmen baharı ilan edelim miiiii!!!!
O zaman bağıra bağıra şarkı söyleyelim mii
O zaman sevgilimin uçağının inmesini dört gözle bekleyelim mi
Almanya'dan bana getireceği rüşvet (!), çünkü tek başına gitmesine ses çıkarmayan (!) çok tatlı bir sevgilisi var, ay hediyeleri merak edelim mii.
Ya da tüm bunları kenarı atıp kocaman sarılalım mı sevgiliye!
Peki tam bu satırları yazarken sevgiliden gelen mesaja  uçalım mı :)
İlk çarşıya inişimizde mis kokulu nergislerle de evimizi süsledik mi.
E hoşgeldin bahar! Güzelliklerle gel..
Devamını Oku »

24 Mart 2016 Perşembe

Bir Bahar Akşamüstüsü :)


Hello from the other side :)
Bir bahar akşamüstüsü, işten gelip evimi temizleyip kendimce ev kadını görevlerimi yerime getirdikten sonra şimdi kendime keyif vaktim geldi. Yaptım kahvemi, oturdum cam kenarındaki masama. Ah bir de şurdan bir deniz manzaram olsaydı..
Bundan sonraki evim noolur deniz manzaralı olsun Allahcım :)
Çok çok yazmak istiyorum aslında bu ara. Ama çok çok yazmak için çok çok güzel şeyler yaşamak lazım. Malum bu ara birazcık "bombacı" korkusundan işten eve, evden işe gidiyorum pazar gününden beri. Sadece dün bir teyzelik görevi olarak minnak popo Haldun'u görmeye gittik. Bol bol bebek kokladık. Göğsümde uyuttum. Bana bir süre yetecek kadar huzur topladım Haldunikodan geldim eve. Tabii birikmiş gıybetlerimi de yaptım Nazocanla.
Benim ayaküstü gezgin sevgilim yarın yine uçuyor. Bu sefer rotası Stuttgart.
Bu arada Berkay'ın da bir sitesi var. Gezip gördüğü yerleri ince ince yazıyor. Tambir rehber olabilir tatile çıkmadan önce. Arada benim de misafir yazıları olmuyor değil :)
Gezici blog için tık tık. :)
Çok değişik süprizli planlarım var.
Siz beni bu ara bi takipte kalın :)

Devamını Oku »

21 Mart 2016 Pazartesi

Bazen tek bir başlık da yetmez..



Cumartesi gününden beri içten bir gülümseme olmadı suratımda. Önce kahvaltının en güzel yerinde aldık haberi. Evime 2 kilometre ötede patlamıştı canlı bomba. İstanbulda olmadığıma mı sevineyim, ordaki arkadaşlarım için mi korkayım bilemedim. Çok kızdım, çok üzüldüm, çok korktum. Aklımızın ucundan geçmeyecek günler yaşıyoruz. Düşünün ki belki bin defa geldiğim havaalanı - ev yolunu nasıl gelmem gerektiği üzerinde 20 dakika tartıştık. Sağa sola bulaşmadan taksiyle ulaşım kararı verildi aile meclisi tarafından en azından bir süre. Ara sokaklardan işe, yine ara sokaklardan eve gidiyorum.Sevmedim bu haftasonunu. Hiçbir şey planladığım gibi olmadı. Mutsuz, gergin keyifsiz bir haftasonuydu. Ucundan tutabileceğim tek şey ailemi, sevgilimi görmüş olmamdı.
Döndüğümden beri düşünüyorum. Düşünmemeye karar veriyorum sonra.
Bu ara kafa dağıtmak için Sherlock Holmes'e sardım. Dizisini bitirmiştim. Bir yandan kitaplarını okuyorum. Şimdi de dizinin Amerikan versiyonu olan Elementary' e başlamaya karar verdim. 
Bana benzer dizi önerileriniz varsa, zevkle öneriye hasretim :)
Bende durum bu. Aİlesel işlevler azcık karışık. Tatil planları geçici askıda.
Bakalım...

Devamını Oku »

15 Mart 2016 Salı

Varuna Gezgin Cafe Del Mundo : Tam Bir Gezgin Mekanı

Eskişehir’de başlayan serüvenleri Ankara ve İzmir’den sonra taze taze İstanbulda’da devam ediyor. Del Mudo gezgin ruhlu insanlar için tam bir mabed olabilir. Sıcak içecek, yemek servislerinin dışında çeşitli dünya biralarıyla da gel bana diyor :)


Şimdi size gönül rahatlığıyla gerçekten bayılarak gittiğim bir mekanı sunmanın keyfi içindeyim :) Cafe del Mundo gezgin cafesi. Laf olsun diye de değil, sahibi dünyanı bir kaç kez turlamış. Ve belli aralıklarla çalışanlarına da bu fırsatı sunuyor. Zaman zaman dışarıdan insanların katılabileceği etkinlikler de düzenliyorlar.
Eskişehir, Ankara ve İzmir’den sonra sonunda İstanbul’da da açıldı 4 ay önce. 
26533018_aA0iXzllcjOxpdubUxJ_5bLl6MjBKMY2RQw2HsFLRq4
Fiyatları gayet makul seviyede. Televizyonlardan maç yayını, ve sahibinin özel kanalından gezi videoları yayınlanıyor.
Mutfağı çok geniş, kahvaltıdan tutun da atıştırmalıklar ve akşam yemeğine kadar tüm ihtiyacınızı karşılayabilir.
Çeşitli dünya biraları mevcut. Hemen hemen aklınıza gelebilecek çoğu birayı bulabilirsiniz. Fiyatlar 10 – 25 tl arası oluyor genelde.

Haftanın her günü 1 kampanyaları var. Örneğin salı günü sangrianın bardağı 10 tl.
Mart ayında 12 -18 saatleri arasında haftanın her günü kampanyaları var. %75 indirim 
Duvarlar hatta tavan Dünya’nın dört bir yanından getirdikleri plakalar, tepsiler, bayraklar ve objelerle süslenmiş.
İstanbul’daki mekanı henüz keşfedilmemiş. Yeni yeni insan içine çıkıyor.
İyice kalabalıklaşmadan keyifli bir akşam geçirmek isterseniz Taksim’de Kumbaracı yokuşunun girişinde hemen sağda.
Devamını Oku »

Tantuni Diye Diye Mersin

                                                        

Daha önceki yazımda haftasonu için Adana 'nın yolunu nasıl tuttuğumuzu anlatmıştım. Adana'ya kadar gelmişken Mersin'i görmeden, tantuni yemeden geri dönemezdik. 




Adana- Mersin bölgesel trenleriye gidiş - dönüş 12 liraya 1 saatlik süren yolculuk sonunda Mersin Gar'ına vardık.



 Şubat'ta gittiğimizde karşılaştığımız 28 derece hava biz İzmirlileri tabii ki havaya uçurdu. Bu arada Mersin hakkındaki gözlemim şu. Gerek coğrafi gerek de hava bakımından İzmire çok benziiyor. O yüzden biz çok sevdik.
Garın ordan limana çıkıp sahilden yürümeye başladık. Hava mis gibiydi. Baya deniz keyfi yaptık.





 Yaklaşık 1 buçuk saat falan sahil boyu yürüdükten sonra tesadüfen Mersin'de olduğunu öğrendiğimiz arkadaşlarımızla buluşmak için Forum Mersin'e gittik. İzmirdeki Bornova Forumla eş değer. Hatta aynı. Şehir içinde iyi bir alternatif. Oldukça da kalabalıktı zaten. 
Dönmeden önce  Kushimoto Sokağı'na uğrayıp Salih Usta'dan tantuni yedik. Sadesinden de yoğurtlu olanı benim daha çok hoşuma gitti. 





Daha sonra malum Mersin cezeryelerini de çantamıza yükleyip Adanaya geri döndük. 
Mersinde çok gezebilecek zaman bulamadık ama o yoğurtlu tantuni için bir daha gidilir. Bir de duyduğum kadarıyla Marina'da güzel mağazalar varmış.
O zamana bir dahakine kadar bye bye Mersin :)









Devamını Oku »

14 Mart 2016 Pazartesi

utanıyorum!



Bloğumu özledim! Baya doya doya yamayı özledim. İçimden neler yazmak geldi, yazamadım. 
Arada neler yaşadım yazamadım. 
Neler yaşıyoruz, inanamadığımız neler yaşıyoruz.
Peki neden şimdi yazıyorum.
Zor zamanlar geçirdiğimi düşünüyordum. Sıkıntılı günlerdi benim için. Ağladım, zırladım, isyan ettim. Ailemden uzaktayım dedim. Sevdiğim adamdan uzaktayım dedim, İstanbul'u istemiyorum artık dedim. Dedim de dedim.
Bu sabah utandım! İnsanların yaşadığı acının yanında kendi zırlamalarımalarımdan utandım. Dün giden ve bir daha asla ailesine kavuşamayacak 37 candan sonra neden yalnız yaşıyorum diye ağladığımdan utandım. 
Çocuğu evden kaçan teyzenin sırf deniz kokusunu seviyo diye 9 saattir vapurda gidip geldiğini duyunca yaptığım triplerden utandım!
Hayat kimseye adil değil. Ama şükür etmek gerek. Uzak da olsak ailemiz var. Burada. Görebilir dokunabiliriz. İhtiyacımız olduğunda yanımızda. 
Büyük acılar yaşıyoruz. Daha büyüklerini yaşamayalım!!


Devamını Oku »

17 Şubat 2016 Çarşamba

#Ankara

Terörün her türlüsüne lanet olsun. Bu işin masumu, suçlusu kalmadan herkesin her an her yerde katlediyorlar. Evden çıkarken vedalaşır olmak mı gerek artık? Kimsenin başına gelmesin artık böyle şeyler. 
Fakat şunu düşünmeden de edemiyorum. Coğrafi olarak mı yaşıyoruz biz acılarımızı? Ülkenin doğusunda olan felaketlere, yaşanan acılara sonuna kadar sesini çıkaranlar, isyan edip hak arayanlar, yine coğrafi olarak kendilerini çok ilgilendirmediklerini düşündükleri için mi saatlerdir ortada yoklar? 
Bu mu kardeşlik? Ölenler asker diye mi bu sessizlik?
Allah kimseye vicdan fukaralığı yaşatmasın.
Son bulsun ülkece çektiğimiz acılar, doğusunda da batısında da.
Devamını Oku »

16 Şubat 2016 Salı

Kalimera Chios!!



Sömestr tatilini fırsat bilen ve hali hazırda Schengen vizesi devam eden Esra ile Berkay tabii ki attı kendini yine yollara. Bu seferki durağımız Sakız Adası, namı değer Chios, veyahut Xios.
Sakız'a bilindiği üzere Çeşme Limanından feribotlarla geçiliyor. Biz gidiş geliş 26 euroya Ertürk Lines ile yolculuk yaptık. Normal feribot ile 1 saatte gidip hızlı feribot ile yarım saatte döndük. Kış dönemi olduğundan belirli günler seferler var.
Neyse biz yine attık kendimizi yollara. Önce Üçkuyular Otobüs Terminali , sonra Çeşme otogarı oradan Çeşme limanı. Zaten Sakız'ı seçmemizin nedeni de Çeşmeden gidip gelebilecek olmamızdı.
Cuma günü 17.30 feribotu ile Sakız'a geçtik. Öncesinde freeshoptan 1 euroluk Amstel ve heinekenlerimizi hazırladık feribot keyfi için :)


Bay bay Çeşme :)
Şansımıza hava o kadar güzeldi ki. 1 saatlik yolculuğumuz sonunda Sakız'a yanaşıyoruz.


Tam biz limana yaklaşırken görevli fotoğraf çekmememiz için bizi uyarıyor. Sonradan anlıyoruz ki limanda mültecileri toplayan gemi yanaşmış bizimle eş zamanlı. İçinden yüzlerce mülteci indiriliyor doktor kontrolüne götürmek için.
İnince bir şaşırmadım değil. Küçücük minnacık bir iskele. Veznemsi bir yerde pasaport kontrolü ve Yunanistandasınız. Bu kadar kolay :)
Biz hemen Budget'a gidip gelmeden önce kiraladığımız arabamızı teslim alıyoruz. Okuduğum yorumları baz alarak ve sonrasında kendi tecrübelerimizi Ada'da köyleri de dolaşmak istiyorsanız mutlaka araba kiralamalısınız. 
Biz ekonomik olsun diye Panda kiraladık 25 euroya. Ada'da benzin acayip ucuz. Toplam 130 km yol yapmışız. 10 euro benzin harcamışız. 10 euroya adanın yarısını bucak bucak gezdik.


Bu da bizim minnak Pandamız :)
Arabamızı aldıktan sonra hemen markete gittik birşeyler almak için. Lidl Amsterdam'da da Sakızda'da en ucuz market olarak benim bebeğim :) Bildiğiniz Avrupa'nın Bimi.
Atıştıracak birşeyler ve 6lı bira aldık. Biraz turlayıp otelimize gittik. Merkeze biraz uzakta Agia Markella otelde kaldık. Berkay daha önce de burada kalmış. Oteli bir aile işletiyor.
Tam bir rum evi, yüksek tavanlı odalar. Deniz manzaralı odamıza eşyalarımızı bıraktık. Balkonumuzda birer bira içip dinlenip yine dışarı attık kendimizi.
Merkeze gidip arabayı parkettikten sonra daha önceden bulduğumuz Rakoumel'e gittik. Biraz tenha sokaklardan ilerlerken kahkahaların geldiği yere doğru gittik ve ta taaam.
Dış mekanı harika bir bahçe. İçi de keza öyle.


İçerisi full genç. Tam da istediğimiz gibi bir yer bulmak da bizi ekstra mutlu etti.
Bir yunan tavernası gecesi yapalım dedik.
Karışık et tabağı, grek salata, fırın patates, ekmek, su, ouzo için toplam 24 euro para ödedik.
Grek salata da salata değil baya serpme kahvaltı gibiydi. Yarım kilo beyaz peynir koymuşlardı içine.
Gece gelip çok mekan göremediğimiz için sabaha erken başlamak istedik o yüzden çok dağıtmadan otele gidip yattık.


Mis gibi deniz manzarasıyla uyanmak da cabası. Otelden çıkarken otelin sahibesi yeni yaptığı limon reçellerinden hediye etti bize daha dumanı tütenlerinden :)
Yolumuzun üzerindeki değirmenlerde durup birkaç poz çektik.



Ardından yeldeğirmenlerinin hemen karşısındaki markete girdik, ve senelerdir hiçbir yerde bulamadığım yulaflı bardan buldum. Tabi ben havalarda :)
Kahvaltılık birşeyler alıp atladık arabaya. İstikamet Pirgi ve Mesta köyleri. Yol üzerinde bir köyde parkta durup kahvaltımızı yaptık. 
Ardından 30 kmlik bir yolculuk yapıp Pirgi'ye vardık.
Kapıları, sokakları muhteşem. Siesta saati olduğu için sokakta pek insan yoktu. Doya doya fotoğraf çektik biz de.







Pirgi'den sonra 10 km uzaklıktaki Mesta'ya gittik. Mesta adanın en popüler köyü diye biliyorum. Gitme vaktimiz yaklaştığı için hızlıca bir köy turu yaptık. Mesta'nın en dikkat çeken yönü de sokaklar arasındaki dar geçitleriydi.










Tüm bu muhteşem 24 saatten sonra artık gitme zamanımız geldi. Dönüşte tekrar Lidl'e uğrayıp İzmir'e götüreceklerimizi aldık. Tabii ki ouzolarımızı da doldurduk.Arabamızı da teslim edip pasaport kontrolünden geçerek feribota bindik.
Yaz dönemi olmadığı için denize giremedik. O sebeple yazın bir daha gelmek üzere Sakız'dan ayrıldık. Tam  24 saat geçirdik Sakız'da. Dinlenceli, eğlenceli bol gezmeli 24 saatti.
Kulağa hoş gelen Yunancayı sürekli duymak da cabasıydı.
Zaten heryerde Türkçe tabelalar, menüler, yazılar var. Malum ada misafirlerinin yarısı Türk.
Neyse Sakız maceramız da böylesiydi.
Biz gezmeye bayılan iki insan olduğumuzdan hemmen yeni seyahat planımızı yapmaya başladık.
Haftasonu Adana ve Mersin'i turlamaya gidiyoruz.
İçime kaçtı mı o gezgin ruhu öldür allah çıkmaz.
Takipte kalın.. :)

Devamını Oku »