26 Şubat 2010 Cuma

uyku-suz


uykusuzluk kötüymüş..baş etmesi de sonuçlarına katlanması da zor.uyku hayattaki önceliklerimin arasında üst sıralarda bulunmakla birlikte 3 haftadır kendisiyle pek aramız yok gibi. öss ye hazırlık döneminde onun yüzünden az kapışmamıştık annemle. 22:30 dedinmi benim öyle bir uykum geliyodu ki ders çalışmayı bırak göz kapaklarım isyan ediyor,o derece.annem de haliyle kızardı tabi erken yatıyorsun test çöz diye, ben de kapımı kilitleyip gizlice uyurdum annemden.. nerden nereye.. şimdi uyuyayım diye can atmaktayım ama tık yok :( bu sayede diziport adlı internet sitesinin de bir numaralı fanı oldum diyebiliriz, gece gündüz dizi izleyerek siteyi en çok tıklananlar sıralamasında top 10 a sokmayı falan planlıyorum. bu aralar favorim one tree hill.. iki haftada beşinci sezonun ortasına geldim.
uykusuz geceler aynı zamanda pusuda bekleyen düşman gibi bana..düşündükçe düşün kurdukça kur artık...o niye öyle oldu, niye böyle söyledi, eğer öyle olmasaydı daha mı iyi olurdu, gitmeseydi daha mı iyiydi...vs
ve ben yine o uykusuz gecelerden birindeyim ve yine o pusu kurmuş düşman başladı atağa, bilgisayarımla işbirliği yapıp tüm slow şarkıları da ard arda çalarak iyice huzursuzlaştırıyor beni. en iyisi yatıp uyumak bence.
ama işler böyle giderse kendimle birlikte başkalarını da uykusuz bırakmayı amaçlıyorum her ne kadar bu geceki girişimim başarılı olmasa da.. çalışmalarımız devam edecek.. (:
Devamını Oku »

20 Şubat 2010 Cumartesi

"o" an


Başında sinir bozucu bir ağrı var sabahtan beri, kalbi yerinden çıkçakmış gibi hızlı hızlı. Midesi bir garip, sabahtan beri hiç birşey yemedi ki bu onun için normalde çok da mümkün değil. Yaşam amacının yemek olduğunu düşünürsek... Ne giyse saçını nasıl yapsa kırmızı ruj mu yoksa pembe parlatıcı mı. Yok en iyisi gidip saçlarını kestirmek hem de fön çektirip saç derdinden kurtulur.. Giyilecekler de seçildikten ve sebepsizce ayna karşısında geçen bir saatten sonra hazır artık çıkabilir de kalbi hala fazla mesai yapıyor. Sağ salim çıkmayı başarabildi evden. Birini beklemekten nefret eder o sebepten bekletmeyi de sevmez, gideceği yere hep 5 dakika erken gider bu yüzden. Yine erkenci bugün. Hala çarpıntısı var ama biraz daha mutlu şimdi. Beklemeye başla bakalım 5 dakika, beklenenin gelmesiyle bütün sinirler alt üst tabi ama bir gülücük her şeyi unutturabiliyor(muş). Nereye gitmeli? Karşılıklı oturup içkiler söylendikten sonra başlar sohbet , gülüşmeler, muhabbet zaman zaman kahkahalar yükselmektedir masadan. Erkek kıza alışık olduğu üzere komplimanlar yapar. Kız mutludur ya da öyle zannetmektedir. Belki de onunla vakit geçirmektir onu mutlu eden, o anı yaşamaktır bir dakika sonrasını düşünmeden. İlk başlarda her şey güzeldir. Erkek kızın gözlerinin içine bakar sebepsizce dakikalarca, kız niye öyle baktığını sorunca öylesine der bakmak istedim. Her şey o anda çok güzeldir ama zaman da ilerlemektedir, hiç bitmesin ister hiç kalkmasınlar masadan, hiç giymesinler paltolarını. Çünkü bilir kız bu sefer farklıdır, bu sefer bir şeyler bitmiştir ve bu sondur ikisi için de. 4 saat göz açıp kapayana kadar geçmiş "o" an gelmiştir. Hesabı ister erkek, öder ve kalkarlar. O an anlamıştır kız bir kaç dakika sonra gerçekten biteceğini. Oysaki hep o masada kalsalar, hep gülümseseler otursalar el ele, hep baksa erkek kızın gözlerin içine. Daha yavaş atılmaya başlamıştır adımlar, on dakikalık yolu yirmi beş dakikada yürümüşlerdir ama kaçınılmaz son gelmiştir. Ve ayrılık anı... Tekrar görüşmek için birbirlerine söz verirler, erkek kızı öper ve arkasını dönüp gider-her zaman yaptığı gibi- Kız tek başına eve dönerken sonun ilk defa bu kadar net farkındadır. O her zaman umursamaz bir aşık olmuştur, canının acıyacağını bile bile sevmiştir, yengeç kadınıdır ne de olsa. En yakın arkadaşlarının onu milyonlarca kez uyarmasına rağmen atamamıştır erkeği yüreğinden, onu her görüşünde daha çok yanar canı, sızlar içinde bir şeyler. Ama bu seferki sızı daha bir başkadır, bu sefer sorun canının öncekiler gibi yanmamasıdır. Artık eskisi gibi olmayacaktır hiçbirşey, artık eskisi gibi aşık değildir çünkü, akılanmıştır zorla da olsa. Evinin kapısını açar koltuğuna oturur ve göz yaşları süzülmeye başlar, giderek daha da hızlı akmaktadır gözünden yaşlar. Bu erkek için son defa ağlayışıdır. Gözlerini siler üzerini değişir ve yeni güne uyanmak için yatar aklında hala o an elinde erkeğin elinin sıcaklığı...
Devamını Oku »

6 Şubat 2010 Cumartesi

hadi bakalım..!

Hayatımdaki boşluktandır kendimi bunları yazarken buluşum.Bu öyle bir boşluk ki her an tetikte beni bunalıma sokmak için. Her yönden saldırıyor aile, okul, iş, arkadaş, sevgili...Şimdi bu boşlukları tek tek doldurmaya başlamak gerek, gerçekten başlamalı. Tanıyanlar bilir her ay bir iki kere böyle karar veririm ben sonra iki gün sonra uçar gider, bu sefer sanal ortamda resmiyete dökmeye karar verdim:D Öyle çok yazabilen biri de değilimdir- ilk aşık olduğumdan beri düzenli olarak tuttuğum günlükleri saymazsak ki bu da yaklaşık 15-16 yıl öncesine dayanır-
Dedim ya yazamam o sebepten burda kesiyorum zira başlarkenki ruh halim tamamen değişti..şimdilik bu kadar. hadi bakalım...!

Devamını Oku »