Daha önce burada yeni ay ve dolunay ritüellerim olduğundan bahsetmiştim size.
O zaman yeni ay için olanları gerçekleştirmiştik, bugün de dolunay zamanı.
Bu sabah 06.20 de dolunay meydana geldi ve şimdi tam sırası. Peki şimdi ne yapmalıyız.
Tabi ki zaman geçtiği için öncelikle dolunayın gerçekleştiği saate niyet ederek bir kağıda size iyi gelmeyen, hayatınızda istemediğiniz, sizi mutsuz hissettiren kişi, olay,ilişkileri yazın. Maddi ve manevi her şeyi...
Sonra yakın o kağıdı, içinizden tüm iyi niyetinizle ve dileklerinizle...
Hissederek...
Dolunay bitiş demek... Dolunayın yavaş yavaş sönen enerjisiyle olumsuzluklar da yok olup gidecek hayatınızdan.
Benim geçen dolunay dileklerimin bir kısmı gerçekleşti bile, devamı bu aykine :))
NOT: Kağıdı mika lavaboda yakarsanız lavaboda kafanız kadar iz kalabilir ve annenizle kapışabilirsiniz :) Aman dikkat :)
Film ilk çıktığından beri hep aklımda. Uzun zamandır izleyesim vardı ama hep bir şey girdi araya, kaldı gitti.
Ama çok pişmanım diyemeyeceğim.
Bu filmi şimdi izlemek bana daha iyi geldi.
Belki 2 yıl önce izleseydim aynı etkiyi yaratmayacaktı.
Şimdi izledim ve film bende bu haliyle çok güzel.
Hayatımdaki sayılı bir yere yerleşti bile...
Film daha başladığı ilk anda jeneriği ile hayal gücünüzün sınırlarını kaldırmanız gerektiğini söylüyor size.
Filmden kısaca bahsetmem gerekirse; her şey Gizem ve annesi Seçil'in kütüphane görevlisi Aziz'in üst katına yerleşmesiyle ve Gizem'in başına gelen talihsiz bir olayla başlıyor.
Aziz Gizem'le günlüğüne yazarak iletişime geçmeye çalışıyor.
Gizem'in 3 tane dileği olduğunu okuyor ve bunları yerine getirdiği zaman Gizem'in uyanacağını düşünüyor ve başlıyor işe. Hikayeye dahil olan herkes Gizem'in uyanması için ellerinden gelen, gelmeyen har şeyi yapmaya çalışıyorlar trajikomik bir şekilde.
Film her an sarıyor sizi,farklı yönleri, çekimleri ve sahneleriyle. Ertesi dakika ne olacağını bilmiyor, tahmin etmek istemiyorsunuz çünkü film su gibi akıp gidiyor.
Alışılageldik bir film değil yani.
Çağan Irmak ismi zaten fazlasıyla yeterli bir referans.
Çağan Irmak senaryoyu Redd grubunun aynı isimli şarkısından ilham alarak yazmış.
Ve filmin hasılatının büyük bir kısmı Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlanmış.
Aynı zamanda Redd grubunun Prensesin Uykusu klibini de Çağan Irmak çekmiş.
Ben Redd şarkılarına bayılan biriyim zaten. Onları bu filmde görmek ve dinlemek de benim için ayrı bir hoştu.
Gelelim oyunculara.
Çağlar Çorumlu çok iyi genç bir oyuncu. Umarım onu daha sık filmlerde izleyebiliriz. Tiyatrodaki başarıları da yadsınamaz bir gerçek.
Ayşenil Şamlıoğlu büyük usta...
Sevinç Erbulak benim hep beğendiğim bir oyuncu olmuştur. Taa Kuzenlerim'den beri izlerim onu, belki öncesi de vardır da hatırlamıyorum şu an. Burda da yeteneğini en üst seviyede sergilemiş.
Ama biri var ki....
Genco Erkal...İsmi bile beni ayağa kaldırır. Genco Erkal hep konuşsun, ben de onu hep dinleyeyim, izleyeyim. Hayatımın en büyük kazançlarımdan biridir zaten Genco Erkal'la tanışmış olmak, 3-4 dakika da olsa sohbet edebilmek...
2009 yılında Marx'ın Dönüşü oyununun sonunda büyük gönüllülükle gelip bizimle sohbet etmeyi kabul etmişti. Geçen yıl Ben Bertolt Brecht oyunuyla burnumun dibine gelmişti de gidememiştim, bu da büyük üzüntülerimden birisi. Umarım oyun bu yıl da devam eder de büyük ustayı izleyebilirim.
Benim yeni ay ve dolunay ritüellerim vardır belki bahsetmişimdir size. Yeni ayda beyaz bir kağıda olmasını istediğim her şeyi yazıyoruz ama olmuş gibi. En içten halimizle. En küçük dileklerinizi de yazabilirsiniz, en büyük hayallerinizi de..
Sonra onu ya suya atın, ya da toprağa gömün, ve olmasını bekleyin.
Dünkü yeniay bana iş olarak geri döndü.
Bu arada sinerjinize bayıldığımı söylemek isterim :)
Uzun süredir kocaman bir hevesle beklediğim film Toprağın Çocukları dün vizyona girdi :)
Bizim bu hafta Emre'yi Muğla'ya yerleştirme telaşımız olduğu için henüz gidemedim ama haftaya ne yapıp edip gidip göreceğim.
Filmin fragmanı bile beni aylardır heyecanlandırmaya yeterken izleyince neler hissedeceğimi az çok tahmin edebiliyorum.
Film Köy Enstitüleri'nin hikayesini konu alıyor. Savaştan büyük kayıpla çıkmış ülkenin çocukları ülkeyi eğitimle ayağa kaldırmaya çalışıyorlar.
Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve diğerleri...
Büyük bir idealistlikle açılan Köy Enstitüleri'ni ve öğretmenlerin emeklerini anlatan bu filme olan zaafım hem bir öğretmen olmamdan hem de bu adamlara olan saygımdan olsa gerek.
Ben yine de filmi izlemeden çok konuşmak istemiyorum ama zannetmiyorum ki pişman olacaksınız.
Filmin fragmanını izleyince siz de bana hak verip filmi izlemeye can atacaksınız. Umuyorum!
Seanslar ve film hakkında daha fazla bilgi almak için http://topragincocuklari.com/ filmin resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Filmi izleyip görüşlerinizi bana bildirin bekliyorum :)
Uzun süredir öyle bir şanssızlık var ki üzerimde el attığım her şey tersine dönüyor. Hiçbir şey mi yolunda gitmez:(
Öncelikle KPSS de yaşadığım 20 dakikalık bir kitlenme sonucunda atanma hayallerim suya düştü, sonra bin bir hevesle ve çalışmayla başvurduğum yüksek lisansta mülakattan elendim, her ne kadar torpil yok dense de yersen!
Ayrıyetten milyonlarca yerle yaptığım iş görüşmelerinden de sonuç elde edememem beni artık çıldırtma noktasına getirdi.
Cinnet geçirmek üzereyim evde oturmaktan. Saatlerce çalışıp yorgunluktan ağladığım günleri özlüyorum :(
Şimdi hep beraber sinerji yaratıp olumlu dileklerde bulunuyoruz benim bir an önce işe başlamam için, yoksa blog ağlama duvarına dönücek.
Hadi göreyim sizi :)
HA diyorsanız ki gel benimle çalış hemen cvmi göndereyim, bana özel öğrenci falan bulun işte yapın bir şeyler :)
Tam 3 yıl önce bugün öyle acıdı ki canım, sen öyle bir gittin ki.. Zamanla azalırmış ya,yalan! Acım azalmadı, özlemim azalmadı, hasretim azalmadı. Hala ilk günkü kadar ağlıyorum hatta daha çok Her gün,her gece,her an. Gülerken kızıyorum bazen kendime, kahkahalarıma kızıyorum. Hala ilk günkü gibi acıyorum. Hayata karşı ilk yenilgim ve en büyük kaybım. Şimdi o pamuk ellerini tutmak varken, bir mermere dokunmak... Çok eksiğim, çok küçüğüm sen olmadan. Büyüyemiyorum. Büyürsem çocukluğumla birlikte seni kaybetmekten korkuyorum. Çok özledim. Çok çok çok özledim!
Aylardır sakin, bir o kadar da boş boş giden hayatım şu aralar belirsiz bir koşuşturmaca içinde geçmekte. Sanki monoton geçtiği günlerin acısını benden çıkarıyor.
Ben bu hafta yine belirsiz koşuşturmalar içerisindeyim.
Siz burada sessiz sessiz oynayın, ben geleceğim birazdan :)