29 Nisan 2016 Cuma

Bayatlamayan Poğaça Yaptım A Dostlar : Mayasız Peynirli Poğaça



Ben her ne kadar poğaça sevmesem de sevenler var tabii ki bu hayatta. Sevenleri de biz sevdiğimize göre, bana düşen mutfağa girmek oldu :) Hem kolay, mayasız olduğu için pratik. Ayol hem de hiç bayatlamıyor. Eveeeet şimdi hazırsanız yeni bir #esotmutfakta tarifi geliyooooor .

Bize gereken malzemeler öncelikle şunlar oluyor:

* 150 gram tereyağ ( teremyağ kullanıyorum;)
* 1 çay bardağı sıvıyağ
* 1 su bardağı sulu yoğurt
*1 yumurta + 1 yumurtanın akı ( sarısını üstüne süreceksiniz)
* Alabildiğine un
* 250 gram tel peynir ( İstediğiniz peyniri kullanabilirsiniz, ben hafif eriyor ve tadı kaybolmuyor diye tel peynir tercih ediyorum )
*  6-7 dal maydanoz
* tuz
*karabiber
*çörekotu

Margarini oda sıcaklığında eritin. Vaktiniz yoksa mikrodalganın defrost bölümünde 30 saniye çevirin.
İçine sıvıyağ, yoğurt ve yumurtayı ilave edin. 
Kabartma tozunu un ile birlikte koyup klasik "kulak memesi" kıvamına gelene kadar yoğuralım. 
Hamuru yoğurduktan sonra birazcık toparlaması için 10 dakika kadar buz dolabında bekletebilirsiniz.
Maydanozları iyice yıkayıp ince ince doğlayın. Peynirleri de tiftikleyip maydanoz tuz ve karabiberle harmanlayın.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde alıp elinizde yassı bir şekle getirin. İçine bir tutam harç koyduktan sonra güzelce kapatıp yuvarlayın.
Ayırdığımız yumurta sarısını hamurların üzerine sürün. En son çörek otu serpip  175 derecelik önceden ısıtılmış fırında 20 dk kadar pişirin.

Alkışları yedikten sonra gönderirsiniz sevgili okuyucularım :)
Bayatlamadığı için de bir kaç gün tüketebilirsiniz.
İçinde yumurta olduğu için bozulmaya aman dikkat.
Hadi bakalım iyi haftasonları... :)
Devamını Oku »

26 Nisan 2016 Salı

Şeyy... Biz Nişanlanıyoruz da :)

,


2 haftadır herşey x8 hızda ileri sarılmış film misali gelişiyor. Birşeyler oluyor ama ben sanırım daha bunun başrolü olduğumun farkında değilim. Bana şuan sadece eğlence kısmı güzel gelirken birden bir çılgınlığın içine düştük.
Geçen hafta birden hadi artık yapalım dedik. Birden. Kendiliğinden. Öyle evlenme teklifi falan yok hani ortada. Biz artık bir nişan yapalım dedik ve dedik yani. Birgün olacağını hep biliyorduk. Nasılsa birgün ailelerimizi de bu ilişkinin içine dahil edecek ve bir adım öte taşıyacaktık. 1 hafta içinde ailelerle konuşuldu. Onlar da dünden kabullenmişler. Bir dur, bir düşün değil mi? Yok. Tamam sizin gönlünüzden nasıl geçiyorsa dediler. Sonra tarihe karar verdik.
30 Temmuz 2016 💜
Çok fazla arkadaşımı evlendirdim. Bu heyecanlarına tanık oldum. Ama iş kendiminkine gelince de tam bir aptal oldum.
Aslında işin birkaç boyutu var.
En önemlisi sevdiğim adamla elele tutuşmak hep. Bizim kalbimiz aklımız zaten bir. Şimdi hayatımızı da bir yapmak için çalışıyoruz. Parmaklarımıza takacağımız yüzükler başkalarına değil bedenen yanyana olamadığımız zamanlarda birbirimizi yanımızda götürdüğümüz birer sembol. O Amerikada ben Türkiyede yanyana olmamızın bir totemi gibi hissediyorum. Parmakta o yüzüğü taşıyacak olmanın heyecanını yadsımıyorum tabii ki.
Biz birizi aslında bir nevi herkese anlatmak. Biz iki arkadaştık iki sevgili olduk.
Arkadaşlık hep baki. Yanına inanılmaz güzel duygular ekledik. Şimdi birbirimizin eşi olma zamanı dedik.
Ne kadar cool görünmeye çalışsam da heyecandan panik atak geçirebilirim. Önümüzde 3 ay var. Bizim için çok güzel çok özel ve çok eğlenceli olmasını istediğim o gün için hazırlıklara başlama vakti.
Bir yandan o mu bu mu diye dünya şey düşünüyorum. Bir yandan bu ne heves kızım acık yavaş ol diyorum. Sonra ayol niye heveslenmeyeyim, aşık olduğum adamla hayatımı birleştiriyorum diyorum.
Berkayda aynı hevesi görmeyince ona çatıyorum bu sefer. Sonra oturup anlatıyor bana. Haksızlık ediyorsun Esra diyorum. Ne yapacağımızı bilemediğimiz bir işin altındayız şimdi. Gün değil geleceğimizi planlıyoruz. Haaa bu arada hala daha bir tektaşım ve evlilik teklifim yok o ayrı :)
Neyse durumdan ve posttan anlaşıldığı üzere buralar biraz aşk meşk kokacak. Eee  o kadar bekledik. Siz de biraz okuyuverin.
Napiiim yani :)
Devamını Oku »

20 Nisan 2016 Çarşamba

Bir yer var...

Bazen çok istediğinizi bildiğiniz şeyler bir anda geliverir ya karşınıza.
O zaman aptal bir şaşkınlıkla boşluk karışımı içinde bir yerde bulursunuz kendinizi.
Ne hissedeceğinizi bilemezsiniz.
Hem herkese söylemek istersiniz, hem de ağzınızdan çıkarsa büyüsü bozulacakmış gibi hissedersiniz.
Korkarsınız.
Bir yandan da avazınız çıktığınca bağırmak, çığlık atmak istersiniz.
Kahkahalarınızda boğulursunuz.
Kelebekler mideyi bırak, göğüs boşluğuna kadar yükselmiştir.
Kendinizle bile konuşmaktan çekinir ama cümle alem bilsin istersiniz.
Düşündükçe elleriniz terler, taşikardik olursunuz.
Adrenalin desen 1500.
Hani bir yer vardır ya hani kimseleri umursamadan sonuna kadar mutlu yaşandığı.
Oradayım!
Ve burası çok güzel.
Devamını Oku »

11 Nisan 2016 Pazartesi

Cevizli Bisküvili Pasta


Ben diyette olabilirim. Bu bebeği şu an yiyemeyecek de olabilirim, zaten arşivimden çıkardım :)
Ama bence siz ivedilikle yapıp tüketmelisiniz.
 Öncelikle ihtiyacımız olan şeyler;
* Kedi dili bisküvi
* 2 paket puding
* 1 litre süt
* 1 yemek kaşığı hindistan cevizi
* 8 adet ceviz
 * 1 su bardağı nar

2 paket pudingi 1 litre süt ile tarifine uygun bir şekilde güzelce pişirin ve soğumaya bırakın. Arada bir karıştırın ki üzeri kaymak tutmasın. 
Kalıbınıza kedi dili bisküvileri dizin, üzerine bir kat puding dökün. Aynı işlemi bir kat daha yapın.
Nar, hindistan cevizi ve cevizle de süsleyin.
4-5 saat buzdolabında bekledikten sonra, gömülün :)
Afiyet olsun.
Devamını Oku »

10 Nisan 2016 Pazar

Güneşli pazar yapmışlar

Güneşin göz kırpıp selam çaktığı günlere bayılıyorum. Heleki de pazar günüyse. Bu aralar bazen 6 bazen 7 gün çalıştığım için çalışmadığım günleri elimden geldiğince değerlendirmeye çalışıyorum. Bu pazar da yalnız olunca önce evde güzel bir kahvaltı yaptım. Tabii ki 8 de cin gibi ayaktaydım. 
Kendime mis gibi ıspanaklı kapya biberli bol peynirli omlet yaptım!


Sonra malum çalışan ev kadını kafası, izin günü ev topladım temizlik yaptım. En sonunda da kendimi sokağa attım. Ne zamandır aklımdaydı Fener - Balat sokaklarını gezmek. Havayı da mis bulunca kaçırma Esra dedim attım kendimi sokağa. Eminönüne kadar otobüsle gittim. Oradan sahilden yürüyeyim dedim. Amacım deniz kenarı havası ve oksijenle dolmaktı. Ama bizim güneşi görünce mangalını tavuğunu kapıp sahilde mangal yapan insanlarımız yüzünden bol miktarda kömür dumanı soludum. Ferahlayım derken zehirlendim resmen.
Daha önceden internetten  gözüme kestirdiğim bir cafe vardı. Maide Cafe. Orada da oturup bir kahve içerim dedim.



Tam ortamın ambiyansına uygun bir ortam. Vintage fincanlara aşık oldum. Akustik yabancı 90'lar da çalıyordu. Orda baya bir oturdum kitap okudum gelene geçene baktım. Balat'ta daha çok relax insanlar var. Suratına bit on makyaj yapıp stilettoyla kahvaltıya gelen kızlarımız buraları daha keşfedememiş şükür.


Biraz daha arşınlayayım dedim. Nefis manzaralar, evler, antika dükkanları ve ikinci elci dükkanlar çıktı karşıma. Pazar olduğu için çoğu kapalıydı. Bir dahakine hafta içi gezmeye gelip aklımda kalan bir kaç yere bakmak istiyorum.


Ben böyle güzel, keyifli, keşfetmeli enfes bir pazar yaşadım. Kendi başıma olunca da birçok şeyden zevk aldığımı hatırladım :)
Ay bu arada sırf makara olsun diye izlediğim "Kocan Kadar Konuş"un ikincisi çıkmış. Bir de oturup bir güzel onu izledim tam bir türk kızı olarak.
Şimdi gideyim de yemek yapayım kendime. Hadi çüüüüz.
Devamını Oku »

9 Nisan 2016 Cumartesi

Diyeting #1

 Merhaba sevgili gönül dostları! :D
Cumartesi sabah 7 buçuk ve ben az sonra 8 saat mesai yapmak için işe gideceğim.
Neyse bu sabah ne yaptık biliyor musun?
Zibilyonun karesinci kez diyete başladık.:D
Sabah allahım günah yazmasın ama leş haşlanmış yumurta yedim. Hiç sevmiyorum ya!
Ama el mahkum. Çünkü omletleri yerken hiç şikayet etmeyen bu yürek bunu da kaldırabilir :D
Neyse spora falan da yazıldım yine . (ne kadar köylüyüm spora yazılmak nedir ya)
Bugün spora gidemiycem çünküsü 5 te çıkıyorum işten. Onun yerine 10000 adım akar beybi!
Neyse içimdeki nutella çeşmesine elveda diyor, detox çayımı termosuma doldurup yola koyuluyorum.
İyi cumartesi kahvaltıları size :)
Devamını Oku »

8 Nisan 2016 Cuma

Bir Yolu Vardır Elbet

Bugün izninizle burası biraz özbenlik olacak. İki gündür kendimce zor günler geçiriyorum. Kesinlikle nazar diye birşey var ve kesinlikle benim canıma okuyor.
Zamanında hiç düşünmeden ( ötesini-berisini) hayatınıza aldığınız insanlardan bazılarıyla yolunuz ayrılıyor. Ama günün birinde bir tanesiyle ayırmayı bırak düşüncesiyle bile dayanamaz hale geliyorsunuz. İşte biz ona sizin yol arkadaşınız diyoruz.
Benim yol arkadaşım olduğunu düşündüğüm kişi 17 sene önce arkadaşım oldu ilk kez. Ama 15 ay önce farklı birşey oldu. Aşık olduk birbirimize. Sorsanız 15 ay. Ama biz 15 ömürlük yaşadık.
Hayatınınızı biriyle devam ettirmeye karar verdiğiniz anda birçok mekanizma giriyor devreye. İç benlik, ego,çevre baskısı, aile, hormon vs. Bu noktada sık sık kendinizi ve karşınızdakini sorgular hale geliyorsunuz. Olsun panik yapmayın. Bu sağlıklo bir durum. Ama bazen ipin ucu kaçıyor. Bazen sakin,anlayışlı,mutlu "siz"in altından tam bir türk kızı çıkıyor. İşte bu noktada partneriniz sizi anlıyor ve tolere ediyorsa ne ala. Ama tam bu noktada o da "ben böyleyim, beğenirsen" li cümleler kuruyorsa karşılıklı sıçtığınız an o noktada devreye giriyor. 
Sonradan pişman olunacak onlarca söz havada uçuşuyor.
Size göre siz çok çaba sarfediyorsunuz. Geçmişte yaşadığınız kırgınlıkları tekrar gün yüzüne çıkarıyorsunuz. Partnerinize göre o elinden gelen herşeyi suralayıp önünüze döküyor. O öyle bu böyle derken ikinize de yetmiyor gibi geliyor. O hararetle bitsin artık yeter diyorsunuz.
Bu gibi durumlarda ayrı geçireceğiniz bir gece uykusu sonrasında gerçek duygularla uyanıyorsunuz. Ya söylediklerinizden pişman olup şu an yanımda olsa diyorsanız ne ala. Hayat hala sizden yana.
İyi ki ayırmışım yolumu diyorsanız da yeni hayatınızda mutluluklar. Ama herşeyden önemlisi ilk kural: partnerinizin hayatına saygı.
Ben hayatımın bir saniyesinde bile uzağımda olmasını istemediğim bir adamla beraberim diyerek uyandım bu sabah.
Çekilen her sıkıntı daha güzel günlerin habercisi diye avuttum kendimi. Söylediklerimde haklıydım. Ama hayatımın geri kalan hiçbir gününü ondan ayrı geçirmeye de niyetim yoktu.
Bir yolu bulunur elbet dedim.
Sevdiğimin ellerine teslim ettim ..
Devamını Oku »

6 Nisan 2016 Çarşamba

Benim de söyleyeceklerim var!

Çok fena yazasım var bu aralar. Ama yazdığımı kimselerin de okumasını istemeyesim var. E kağıda, deftere yaz, buralara dökülme dersiniz. Mantıklı da. Ama buraya yazasım var. Çelişkiler içinde tam bir kaos halindeyim. 3 gündür kahve bile içmediğimi farkettim. Siz düşünün gerisini berisini.Tabii ki 3 günlük bir ayrılıktan sonra güzel bir muameleyle hayatıma geri dönüşünü kutladım. Tabii ki kahvenin.


Baileys ve çikolataları sevgilim Almanya seyahatinden getirdi. Tam bir şımartılma hikayesi.Hepsi benim bitmiş ama onun  henüz süren vizesiye ( nasıl bereketli vizeymiş, bitmeden bi son diye diye dünyayı gezdi) +1 hadi bu son yapmak için değil tabii ki. Siz ne sandınız benim sevgilimi? 
Kahve deyince aklıma geldi. Ben liseden itibaren falcılara ne paralar kaçırdım ya! Ev araba parası yatırdım resmen. Ama 2 senedir yeminliyim. Bir yemin ettim ki dönemeeemm :)
Bir ara o maceralarımı da anlatırım. İzmir piyasasında tanımadığım, evine ekmek parasını bırak kilo kilo et parası bırakmadığım falcı kalmamıştır. Hey gidi gençlik! Neyse hala daha 28 yaşındaki kocaman kadınlar olan arkadaşlarımın gazına getirilmeye çalışsam da vallahi çok büyük yeminliyim. Gitmem allah gitmem.Haa biri derse ki gel güzel kardeşim/kızım senin hobin bu, ben sana para almadan hayrına bakayım. E insanları kırmak olmaz tabi. Dimiğğ ama :)
Bu arada şu an aklıma bir şarkı takıldı. Bulmazsam asla uyuyamam bu gece! Zamanında ne dinlerdim be! Aslında zamanında ne kadar çok yaptığım şeyi artık hiç yapmadığımı farkettim. Sinir oldum kendime. Sonra herkesin hayatında böyle mi acaba dedim. Sonra yine bana ne herkesten, ben zevk aldığım mutlu olduğum şeyleri yine yapmalıyım dedim.
Düzenli ilişkinin tek kötü tarafı bu sanırım. Eskiden yaptığınız ama sizi inanılmaz eğlendiren saçmalıkları yapmıyosunuz. Yapsanız da manitanız yanınızda oluyo, haliyle yine çılgınlık olmuyor. En son ne zaman arkadaşlarımla sarhoş olduğumu hatırlamıyorum. Ya da sabaha kadar dans ettiğimi? Bağıra bağıra şarkı söylediğimizi. Ayak üstü plan yapıp hoop 5 dakikada, saat önemsizken, evden çıkmayı.
İlişki beraberinde çeşitli sorumluluklar ve öncelikler de getiriyor.Sakın yanlış anlaşılmasın. Ben yaşadığım şeyden çok ama çok mutluyum. Ama bazen eskiyi de özlemiyor değilim hani? Bu durağanlığı ilişki mi getiriyor, yoksa ilerleyen yaş mı bilemedim.
Neyse öğreniriz elbette. Bazı mutluluklar yerini daha büyük bağzı mutluluklara bırakır. Yaşasın yeni gelen bağzı mutluluklar :D
Yaş aldıkça daha çok sorumluluk üstleniyormuş insanın üstüne. Olsun gelsin.Hepsinin kıçına tekmeyi basmaya hazırım.!
Kanıma iki gram alkol girdiğinde hemen bi efelenme, hemen bi playlisti Murat Dalkılıç'tan Chet Faker'a döndürme hali. Sonra neden ben sarhoş olmuyom ne zamandır.
Neyse gencolar ( genco ne ayol!) bu aralar yine sevdiği adamlarla full time geçirebilenlere gıcık oluyorum. Çünkü benim sevdiceğim zaten uzakta olması yetmiyormuş gibi, az da uzayım dedi Amerika'ya gitmeye karar verdi. "Ulan biz İstanbul - İzmir arası görüşmediğimizin 10. gününde sinir krizi geçiren insanlarız, ne bok işin var ebesinin uzaklığında" demek istese de bu gönül seve seve (!) onunla uzağa gitmesini planlıyorsunuz size koyan hiçbişey yokmuşçasına.Keyfine gitmiyor adam eğitim, iş, kariyer. Tamam tamam salak değilim tabii ki anlayabiliyorum. Ama koyuyor be abi! Şimdi benim için hava hoşmuş gibi davranıyorum, anlayışlı manitayı canlandırıyorum. Ama gel de bir içime sor nasıl yanıyor. Ben yeri geliyor dayanamıyorum hemen gel diyorum ya da gidiyorum  5 saat sonra kavuşuyorum. E şimdi. Amerika diyorum alooooo!! Şimdi desen, vizen de varsa hadi, 2000 lira uçak parasını saymıyorum bile!!
Ben düşündükçe afakanlanıyorum. Kimse de gelip beni avutmuyor haliyle. Çünkü anlayışlı olmak gerekiyor. Çünkü herkes istediğini yapabiliyor bu hayatta. Senin nereye sürüklendğinin bir önemi yok. Gönüllü sürükleniyorsun çünkü. 
Yani her ne kadar yüzüm gülüp motive edici tiratlar sıralasam da arka arkaya, kimse benim içimi bilmiyor. Dahası sormuyor. Ben de susuyorum.
Nasıl geçer, ne yaparım, ne yaparız hiç bilmiyorum. Tabii ki planlar yapıyoruz gerçekleşince bombastik olacak planlar hem de.. Ama gel gör ki içime "şu an" da neler yaşıyor!
Neyse bu mevzuu "bencillik" yapmamam gereken bir mevzuymuş. Öyle dikte edildi. Yapmamak için %2000 kapasite çalışıyorum.
( Bu arada zibilyon şarkı dinledim hala o aklıma geleni bulamadım)
2013-2014 yılında manyak gibi dinlerdim. Bütün facebook geçmişimi tarayım derken hepten bunalıma girdim. Ne güzel günlermiş yeaaaa!!!
Bin kişiyle bin ayrı yerde eğlenmeli günler.
Neyse allahcım nooolur bi yerde karşıma çıksın şu şarkı. Çatlayacağım!
ayyyyyy!!!
vallahi buldum. İnner- my philosopy!!!! Bilgisayara bakmak aklıma gelseydi keşke.
oh beeee..

neyse benden bu gecelik bu kadar. Biraz şarkıların tadını çıkarmaya gidiyorum. Tabii ki daha söyleyeceğim çok şey var. Ama azar azar.


Devamını Oku »