11 Mayıs 2013 Cumartesi

La Perle de l'Ionie... Smyrna...İzmir


İyonlar, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluklarının koynuna sığındığı güzel şehrim benim. Tüm Dünya'nın güzelliğini konuştuğu İzmir'im. 
Benim için hayat 2 şehir demekti. İzmir ve İstanbul. Herkesin İstanbul'u farklıdır. Ben İstanbulumu burada yazmıştım. Sıra geldi aslolana.


İzmir, doğduğum büyüdüğüm şehir. Bana anne baba dedirten, okumayı öğreten mabet. İlk aşk. İlk dostluk. İlk kaçamak. İlk sevinç. İlk kayıp. İzmir ilk benim için.
İzmirin fuarı...
İzmirin kızı...
İzmirin denizi...
İzmirin kumrusu...
İzmirin boyozu...
İzmirin gevreği...
İzmirin çiğdemi...
İzmirin otları...
İzmirin saat kulesi...

İzmiri hep ama hep taparcasına sevdim. Değerini de en çok ayrıldıktan sonra anladım. 18 yıl boyunca İzmir'de nasıl izole bir ortamda yaşadığımızı... İzmir'li olmanın bize tüm dünyada tanınan o ayrıcalığını ve İzmir'li olmanın verdiği o dimdik duruşu, bitmez tükenmez o gururu.
Sokakta tanımadığın insanlarla korkmadan sohbet etmeyi, kapı önünde sabahlara kadar çay çiğdem sohbetlerini, kızlı erkekli kalabalık gruplara yargılamadan hatta biraz da tebessümle bakmayı İzmir'de gördüm ben.

İzmir demek en başta çağdaşlık demek, demokrasi demek, Atatürkçülük demek, hatta az biraz da faşistlik demek. Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir İzmirli - gerçek İzmirli - aynı tutkuyla savunur size tüm bunları. Ve bunlar yüzünden oldukça da "gavurdur" İzmir.
Herşeye rağmen devrilmemektir. Atatürk'ün partisinin 29 ilçesinin birini bile kaybetmediği tek topluluktur.
Herkesin 40 yaşından sonra yaşamak istediği şehirdir. Fahri memleketliliktir. Bundandır ki 1-2 ay bile İzmirde kalan İzmirliyim der.
"İzmir İzmirlilerin hem cenneti hem cehennemi. Kalanlar bir gün gitmek için, gidenler de bir gün geri dönebilmek için yaşar."


Peki benim İzmir'im..?
* Pazar kahvaltısında mutlaka boyoz ve yumurta bulunmasıdır.
* Çocukken Hilton FameCity'de saatlerce oyun oynamaktır.
* Çeşmede, en olmadı Bostanlı Şevki'de kumru yemektir.
* Otobüs kullanmamaktır. Yaz kış "karşı"ya vapurla geçmektir.
* Çocukken bir kere de olsa Kemeraltı'nda kaybolmaktır.
*Karşıyaka - Göztepe maçına gidip avazım çıktığı kadar Kaf Kaf çekmektir.
* 23 Nisan'da deniz sezonunu açmaktır.
* Hafta sonu Foça, Seferihisar, Çeşme, Dikili demektir.


*Her 5 mayısta yani hıdırellezde ateşten atlamak, gül ağacına dilek asmak, yol kenarlarından taşlarla modellenen dilekler demektir.
*80 çeşit pişmiş, pişmemiş ot demektir.
* Her köşe başında midyeci görmektir.
* Emiraleme pikniğe gitmektir.
* Kodonda çimlerin üzerinde yayılıp bira içmek, akşamları rakı balık yapmaktır.
* Kadın kadına kurulan rakı masalarını görebileceğiniz nadir kentlerdendir.
* Fuardır. Lunaparktır. Hayvanat bahçesidir. Göl Gazinosudur.

* Buca gölette yunuslu deniz bisikletlerine binmektir.
* Bornova'da konsere gitmektir.
* Alsancak'ta eğlenmektir.
* Karşıyaka'da yaşamaktır.
* En azından benim için nerelisin denildiğinde Karşıyakalıyım demektir.
* Evdir İzmir, ailedir.
* Bostanlı sahilinde bisiklet sürmektir.
* Pasaportta çay içip tavla oynamaktır.
* Denize karşı sahilde kahve içmektir.


*Tarihi asansöre çıkmaktır.
* 2 gram kar görüp çığlık çığlığa mutlu olmak, kara hasret yaşamaktır.
* Yasaklanan tüm milli bayramları 10 kat coşkuyla kutlamaktır.
* İzmir dışında yaşıyorsan her 35 plaka gördüğünde arabanın sahibini ailen gibi sevmektir. Bundandır ki uzaktaki İzmirliler bir şekilde birbirlerini bulurlar.
* Zeytinyağlı mis gibi yemeklerdir.
* Dalından erik koparmaktır.
* Sokaklarda bedava dökülen lokmadır.
* Kabak çiçeği ve enginar dolmasıdır.
* Arapsaçı, turpotu, deniz börülcesi, radika, kuzu kulağıdır.
* Körfezin o unutulmaz (!) kokusunu hatırlamaktır.
* Sabuncubeli'nden şehre inerken o son dönemeçte tüm şehri gördüğünde yaşadığın kalp çarpıntısıdır.
* Hayatını yaşamak için zaman zaman başka bir şehri seçsen de eninde sonunda geri dönebileceğini bilmektir.
* Efedir İzmir, zeybektir. Uzaktayken bir yerden kulağınıza Harmandalı müziği çalındığında gözyaşlarını tutamamaktır.
Hayattır İzmir.
Ömürdür.
En güzel ödüldür...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder