Bu sefer biraz gecikti aylık yazım. Yazasım da yok bu aralar. Daha doğrusu yazasım var ama kelimelere dökmeye takatim yok. Şöyle zihnimden geçenler beliriverse ekranda ne güzel olur. Ama yalnızken tabi; aksi halde çıkmaza girilebilir :)
Havalar ısındı. Bahar geldi. İzmir'de kolsuzlar, şortlar başrolde :) Hava fazla sıcak ama her gün 12- 13 saat güneşi görebilmek çok güzel. ( Nazar değdirmiş olacağım ki bu sabah korkunç kapalı bir havaya uyandık. Benim sinüzitim tuttu klasik olarak, kafamı kaldıramayacak kadar lanet bir şey bu. Haliyle bugün iş yok, evde dinleniyoruz)
Bu bahar cıvıl cıvıl bir hareket yerine yorgunluk getirdi bana. İş, dershane, KPSS üçgeni artık son sınırlarımı zorlamakta. 2 ay kaldı!
Tüm zamanım, neredeyse tüm zamanım ders çalışmakla ya da çalışmaya çalışmakla geçiyor. Çok yoruldum, ama şimdi bırakamam, ha gayret!
Zaman koşarcasına gidiyor. Baksana 4. aylık yazım bu, yani 4 ay göz açıp kapayana kadar geçmiş, Nisan ise bunların en başında.
Ekstra iyi- kötü bir olay yok bu ay da diğerleri gibi. Standart..
Ne film, ne kitap. Kendime vakit ayıramamak en acısı. Ama sınavın bittiği günü özlemle bekliyorum, dinginliğime, kitaplarıma, filmlerime kavuşmak için. Kendim için yaptım en büyük etkinlik yine Starbucksın yolunu tutmak ama bu sefer test kitaplarımla.
O sebepten dolayı bu yazım bir öncekiler gibi cıvıl cıvıl değil ne yazık ki. 2 ay daha affınıza sığınıyorum.
Sınav bitsin sonra kitaplar...Filmler... Gezmeler.. Eğlenmeler...Spor..
Sonra mutfağa girip saatlerce yemek pişireceğim. Sadece biraz daha sabretmem gerek.
Bunun için kendime telkinlerde bulunmaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
Bu ay beni en çok heyecanlandıran olaylardan biri arkadaşım Gülden'in aklıma girmesiyle sonunda açtığım yemek blogum oldu. Benim Küçük Mucizeler Tezgahım. Mucize mutluluklarım..
İşte böyle.
Şu KPSS bir bitsin. Ben çakayım bir 95'i. O zaman bir daha görüşelim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder