4 Ocak 2017 Çarşamba

Kulağımda Hep Aynı Şarkı: Arkadaşım Eş, Arkadaşım Şek, Arkadaşım Eş-Şek


Yeni yıla ne kadar ümit beslemiştik halbuki. İlk saatlerinde gelen o katliam haberinden beri nefes düzenim daha oturmadı. Çok üzülüyorum, çok kızıyorum, çok korkuyorum. Birgün çocuklarım olursa onları burada, en azından İstanbulda büyütmeyeceğimi çok iyi biliyorum. Neyse yine de yenilmek yok, yıkılmak hiç yok. Hayatımızı inşa etmek için önce bizim ayakta kalmamız gerek.
4 gündür hastayım, yeni gözümi açabiliyorum. OHAL sağolsun hastayken rapor alıp dinlenme imkanımız dahi yok. Bakalım daha neler göreceğiz bu memlekette. Ay aslında sabahın köründe bu yazının hiç de bu kadar iç karartıcı olmaması gerekiyordu ama niye böyle dökülüverdiler ki.
Hava daha aydınlanmadı acaba ondan mı kelimeler hala karanlık.

Benim içim kıkırdamadığı zaman hayatımda birçok şey de ters gidiyor ya da ben ters yorumluyorum. Aslında İzmirde çok güzel bir haftasonu geçirdim. Çok yenilik dolu ve sıcak bir haftaydı. Hava ve ev buz gibiydi ama içimiz sıcacıktı.
Bir gün o tatlış moduma geri dönsüğümde ondam bahsederim size.
Bugün artık şu ölü toprağını bir silkeleme vakti üzerimden. Eve gidince önce güzelce bir dinleneceğim. Sonra duş, ev toparlama dedikten sonra en sevdiğim kahveci MOC mahallemde yeni şube açmış !!!! Fotoğraflarda baya bayıldım. Nişantaşındakinden daha büyük duruyor. Bugün gidip ziyaret etmeyi planlıyorum. Yarın da iyice iyileşip spora geri dönüş. Yeter bunca aylaklol değil mi??

Bu arada sömestr tatilinde Doğu Ekspresi yolculuğuna hazırlanıyorum Kars'a kadar yolum var. Tecrübelerinizi ve önerilerinizi alırım :)
İyi haftalar...

Devamını Oku »

20 Aralık 2016 Salı

2 İleri 1 Geri, Marş Marş Merkür


Günümüz modalarından biri de astroloji. Son 2-3 yıldır herkes astrolog, herkes gökbilimci.
Bir de dillere pelesenk Merkür Retrosu. Evlerden ırak!
Bakma böyle dediğime ben de meraklıyım bu tarz olaylara. Bir astrolog takibindeyim uzun zamandır. Dinçer Güner ismini buraya iliştireyim. Bir iki tweetlerini kurcalayın baya iyi!
Neyse konumuza dönelim. Bu retro çok pis birşey diyorlar. Yılda 4 defa 3'er haftadan yaklaşık yılın çeyreğini alıp götürüyor pislik.
Dün de bismillah hadi bakalım dedirtti. Tam böyle mayışmışım, akşam mahmurluğu. Yatağın içinde kedi gibi ordan şuraya dönerken şangırtlı bir ses!
Balkonun tavanı inmiş aşağıya! Şaka mı! Daha dün dedim değil mi size. Mutlu Esra olma vakti diye. Al işte! Neyse çözeriz 😉
Merkür Retroları dillere destan. Zamanında iki arkadaşımızı tanıştırma planlarımız vardı. Bir nevi çöpçatacaz. Ama gel gelelim merkür retroda. Başını yedim gençlerin 3 hafaya yakın sabrettiler tanışmak için. Sonuç mu? Ay sonunda nişanlanıyorlar. Yine bir retroda 😅
Daha önce de yine bir retroda sevgilim çat diye ilişkimizi bitirdi. Gülerek açtığımız telefonu ayrılarak kapattık. Sonuç? Retro bitti biz barıştık. Şimdi nişanlıyız. Daha da retro zevali yaşatma rabbim!
Demem o ki sana sevgili Merkür. Yapma etme tatlım. Azcık gönyende dur. İki ileri bir geri mal ettin bizi. Bu sefer teğet geç bari.
Öpüyorum tatlım...

Ps: Amazondan gelen paketleri açmayın canlar.
Sevgi ile :

Devamını Oku »

19 Aralık 2016 Pazartesi

Helluşka 2017!

Bilenler bilir. 2015e efsanevi girmiştim. Daha doğrusu bir güruh olarak biz 2015'ilk gününden itibaren bazen iyi bazen kötü olaylarla bolca aksiyonla burnumuzu boktan çıkaramadık desek yeri yani. Adrenalin patlaması yaptık. Herşey 1 Ocak 2015 sabahı "bizim ne kadar sakin bir hayatımız var yaaee" dememle başladı. Ve hayatımız bir daha hiç o kadar sakin olmadı.
Bir de 27 Aralık 2014'te dilediğim yeni yıl dileğim vardı. "AŞK, ŞANS, DANS" Nasıl içten dilemişim. Ondan tam 5 gün sonra hayatımın aşkının (o zaman bunu bilmiyordum tabi) o zamanlar eski okul arkadaşı, şimdinin nişanlısı geleceğin de kocamın kollarında dans ediyordum. Aşkı da şansı da dansı da ilk günden vermişti bana yeni yıl. Ufff nasıl bombastik duygulardı.
Geldik 2017 arifesine. 2016da afedersiniz de bokum gibi geçti. Hiç o kadar ağlamadım, hiç o kadar üzülmedim, çaresiz kalmadım. Kişisel olarak da, türkiyede yaşayan bir insan bir kadın olarak da. Sihirli bir değneğim olsa gerçekten 2016 yılını silip atmak isterdim. Ve gidenleri geri getirmek.
Hayatım boyunca tek yıllar pek keyifli, çift yıllar da bir o kadar çileli geçmiştir benim için.
E haliyle 2017'ye de çok şey sığdırmayı planlıyorum. Ben bu 2 yılda gerçekten çok büyüdüm. 2016 koca bir kayıp benim için ama acayipli şeyler öğretti bana yadsıyamam. Çok acı çektim bir o kadar da sevindim. Hayatımdaki en güzel "evet" i çığırdım kahkahalarla. Benim de tektaşım oldu kızlaaaar.
Evlenmeye aile olmaya karar verdik. Hayatıma yeni giren bir çok faktöre alışmak zorunda kaldım. Çokça hallettim ama bolca da tökezledim. Ama ben tüm bunları yaşarken sahip olduğum en değerli şeyi; gerçek Esra'yı harap ettim. Şimdi onun gönlünü alma vakti."Esra" olma yılı 2017.
İstediklerini söyleyen , hayır demeyi beceren, hayatındaki olumsuzlukları bir süper kahramanın gelip de çözmesini beklemeyen.  Güçlü, seven, öğrenen, gezen, gülen, daha çok gülen.İçip sarhoş olup yine gülen, neşesiyle insanları kendine hayran ettiren. İnsanları sevmekten usanmayan. Sadece iyilikleri alıp kötülükleri defeden. Kötü enerjileri ve enerjilileri baştan savan. Kahve seven, yemek yapan. Pastaları ile parmak yediren...
Ohoo Esranın içinde neler saklı. Nasıl da haksızlık etmişim kendime. Nasıl da benimle yükselemeyenleri arkamda bırakmamak için dibe çekmişim kendimi.
2017'den tek bir kelime içinde saklı onlarca dileğim var : ERTELEME!
Hiçbir şeyi erteleme. Esra olmayı erteleme, sağlığını erteleme, hayatı erteleme, yaşaman gereken güzel günleri erteleme.
Gezilecek yerleri erteleme. ( Planlı ilk seyahatim Nisan'da Roma. Kendimle başbaşa, kendim olmayai kendimi bulmaya :))
Geleceğini erteleme!
Şu hayatta her konuda fedakarlık yapacak tek enayi sen değilsin kızım! Sen hayata yeterince uydun.Şimdi bırak da o sana uysun.
Hadi caaanım 2017.
Açtım kollarımı sana şükürle sevgiyle.
Koş gel! Bekliyorum!!!!!
Devamını Oku »

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Çok Değişik İşler İçindeyim

Ayy bu aralar çok değişik şeyler oluyor hayatımda. Çok hızlı geçiyor günler.
Küçücük bir kız olduğumuz andan itibaren ilerisiyle ilgili hep hayaller kurarız. Düşünürüz, tartarız...
Kiminle evleneceğiz, nasıl evlenme teklifi edecek, nerede evleneceğiz falanlar filanlar.
Sonra buların zamanı geliyor. Ve bana inanın zamanı geldiğinde hiçbir şey anlamıyorsunuz.
Mesela dün beni istemeye geldiler. Sorsan en çok hatırladığım şey çay, kahve koymak. Allahtan isteme sırasını ses kaydına almışlar da sonrasında dinledim. Zaten heyecandan kalpten gidiyorum.
Sabah kalktığımdan beri ara sıra yokluyorum kendimi. Acaba bir değişiklik var mı nasıl hissediyorum falan diye.Tabi ki hooop diye bir değişiklik yok ama zaman zaman salak salak sırıtırkne buluyorum. Düne kadar benim bir ailem ve çok sevdiğim bir adam vardı. Bugünden itibaren benim genişleyen bir ailem ve tabi ki kocaman sevdiğim bir adam var.
Ay yazamıyorum ama mutluyum uleeeen.
Devamını Oku »

1 Mayıs 2016 Pazar

Ezgi Gelin Oluyoor




Büyüyoruz. Büyüdükçe paylaştıklarımız da acayip değişiyor. Biz birbirimizi  14 yaşından beri tanırız. Takribi 15 senedir yani. 15 yıllık arkadaşlık, dostluk diyorum. Biz birbirimizin ciğerini de biliriz hani. Birimiz üzüldü mü diğerlerimiz bilenir alaşağı gömer üzeni. Çok değişik heyecanlar yaşadık birlikte. Lise aşkımız, üniversite hayallerimiz, mezuniyet manyaklığı iş bulma telaşı, yeni hayat kurma merdivenlerinin üstünde sırasıyla tepinerek şimdi bambaşka kapıları beraber açıyoruz. Kapıyı ilk aralayan Ezgi oluyor. Ezgi'miz gelin oluyor!
Bize de bunu çılgın gibi dansederek kutlamak düşüyor.


Hazırlıklar on numara: Evin her yeri pembe balonlarla süslü. Gelin hanım pembe tütüsüyle sahnelerde. Menü şu şekilde, belki ihtiyaç anında camı kırın şeklinde işinize yarar :)
* Cupcake
* Patatesli börek
* Cheesecake
* Çikolatalı çilekler
* Marshmallow
* Soğuk makarna salatası
 * Tatlı - tuzlu kurabiye
* Elmalı ve çikolatalı toplar
* Kuruyemiş
* Cips
*Kanepeler




E bize de hunharca yiyip alkol alıp dans etmek düştü tabi :)
Bakınız bride to be Esra'sı.


Gecenin sonunda terasın keyfini de çıkardık mı ooh oldu bu iş. Düğünü bekleyin anacım. Baaaay



Devamını Oku »

29 Nisan 2016 Cuma

Bayatlamayan Poğaça Yaptım A Dostlar : Mayasız Peynirli Poğaça



Ben her ne kadar poğaça sevmesem de sevenler var tabii ki bu hayatta. Sevenleri de biz sevdiğimize göre, bana düşen mutfağa girmek oldu :) Hem kolay, mayasız olduğu için pratik. Ayol hem de hiç bayatlamıyor. Eveeeet şimdi hazırsanız yeni bir #esotmutfakta tarifi geliyooooor .

Bize gereken malzemeler öncelikle şunlar oluyor:

* 150 gram tereyağ ( teremyağ kullanıyorum;)
* 1 çay bardağı sıvıyağ
* 1 su bardağı sulu yoğurt
*1 yumurta + 1 yumurtanın akı ( sarısını üstüne süreceksiniz)
* Alabildiğine un
* 250 gram tel peynir ( İstediğiniz peyniri kullanabilirsiniz, ben hafif eriyor ve tadı kaybolmuyor diye tel peynir tercih ediyorum )
*  6-7 dal maydanoz
* tuz
*karabiber
*çörekotu

Margarini oda sıcaklığında eritin. Vaktiniz yoksa mikrodalganın defrost bölümünde 30 saniye çevirin.
İçine sıvıyağ, yoğurt ve yumurtayı ilave edin. 
Kabartma tozunu un ile birlikte koyup klasik "kulak memesi" kıvamına gelene kadar yoğuralım. 
Hamuru yoğurduktan sonra birazcık toparlaması için 10 dakika kadar buz dolabında bekletebilirsiniz.
Maydanozları iyice yıkayıp ince ince doğlayın. Peynirleri de tiftikleyip maydanoz tuz ve karabiberle harmanlayın.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde alıp elinizde yassı bir şekle getirin. İçine bir tutam harç koyduktan sonra güzelce kapatıp yuvarlayın.
Ayırdığımız yumurta sarısını hamurların üzerine sürün. En son çörek otu serpip  175 derecelik önceden ısıtılmış fırında 20 dk kadar pişirin.

Alkışları yedikten sonra gönderirsiniz sevgili okuyucularım :)
Bayatlamadığı için de bir kaç gün tüketebilirsiniz.
İçinde yumurta olduğu için bozulmaya aman dikkat.
Hadi bakalım iyi haftasonları... :)
Devamını Oku »

26 Nisan 2016 Salı

Şeyy... Biz Nişanlanıyoruz da :)

,


2 haftadır herşey x8 hızda ileri sarılmış film misali gelişiyor. Birşeyler oluyor ama ben sanırım daha bunun başrolü olduğumun farkında değilim. Bana şuan sadece eğlence kısmı güzel gelirken birden bir çılgınlığın içine düştük.
Geçen hafta birden hadi artık yapalım dedik. Birden. Kendiliğinden. Öyle evlenme teklifi falan yok hani ortada. Biz artık bir nişan yapalım dedik ve dedik yani. Birgün olacağını hep biliyorduk. Nasılsa birgün ailelerimizi de bu ilişkinin içine dahil edecek ve bir adım öte taşıyacaktık. 1 hafta içinde ailelerle konuşuldu. Onlar da dünden kabullenmişler. Bir dur, bir düşün değil mi? Yok. Tamam sizin gönlünüzden nasıl geçiyorsa dediler. Sonra tarihe karar verdik.
30 Temmuz 2016 💜
Çok fazla arkadaşımı evlendirdim. Bu heyecanlarına tanık oldum. Ama iş kendiminkine gelince de tam bir aptal oldum.
Aslında işin birkaç boyutu var.
En önemlisi sevdiğim adamla elele tutuşmak hep. Bizim kalbimiz aklımız zaten bir. Şimdi hayatımızı da bir yapmak için çalışıyoruz. Parmaklarımıza takacağımız yüzükler başkalarına değil bedenen yanyana olamadığımız zamanlarda birbirimizi yanımızda götürdüğümüz birer sembol. O Amerikada ben Türkiyede yanyana olmamızın bir totemi gibi hissediyorum. Parmakta o yüzüğü taşıyacak olmanın heyecanını yadsımıyorum tabii ki.
Biz birizi aslında bir nevi herkese anlatmak. Biz iki arkadaştık iki sevgili olduk.
Arkadaşlık hep baki. Yanına inanılmaz güzel duygular ekledik. Şimdi birbirimizin eşi olma zamanı dedik.
Ne kadar cool görünmeye çalışsam da heyecandan panik atak geçirebilirim. Önümüzde 3 ay var. Bizim için çok güzel çok özel ve çok eğlenceli olmasını istediğim o gün için hazırlıklara başlama vakti.
Bir yandan o mu bu mu diye dünya şey düşünüyorum. Bir yandan bu ne heves kızım acık yavaş ol diyorum. Sonra ayol niye heveslenmeyeyim, aşık olduğum adamla hayatımı birleştiriyorum diyorum.
Berkayda aynı hevesi görmeyince ona çatıyorum bu sefer. Sonra oturup anlatıyor bana. Haksızlık ediyorsun Esra diyorum. Ne yapacağımızı bilemediğimiz bir işin altındayız şimdi. Gün değil geleceğimizi planlıyoruz. Haaa bu arada hala daha bir tektaşım ve evlilik teklifim yok o ayrı :)
Neyse durumdan ve posttan anlaşıldığı üzere buralar biraz aşk meşk kokacak. Eee  o kadar bekledik. Siz de biraz okuyuverin.
Napiiim yani :)
Devamını Oku »