6 Kasım 2012 Salı

My missing puzzle piece

Hayat 5 bin parçalı puzzle. Bense onu yaratmaya çalışan bir amatör. Yaptıkça bozuyor, bozdukça yeniden yapıyorum. Bir parça buluyorum. Evet işte devamını getirecek anahtar parça bu! Olmuyor, bulamıyorum yerini. Yeniden bozuyorum, yeniden, yeniden...
Yapboz misali herhangi bir parçası şekillenince benden mutlusu yok. Evet. Oldu. Devamı da gelecek. Bu sefer tamamlanıyor galiba.
Çerçevenin diğer ucuna bakıyorum sonra. Bölük pörçük. Darma dağın.. Hadi diyorum, şimdi de orayı tamamlamalı. Pişman olmadan, günlerce, gecelerce çabalayarak...Ama çok zor. Çok yorucu. Hayat tek başına şekillendirmek için çok büyük.
Yardım edin diyorum, yardım edecek kimse yok mu?
Geliyor işte biri, bu köşeyi seninle birlikte tamamlayacağım diyor. Bu ikimizin eseri. Mutlu oluyorum, güvende hissediyorum kendimi.
Tam şekillenirken birden her şeyi darmadağın edip gidiyor. Ne kadar tamamlasam da eksikleri, ne kadar yamasam da tam değil, hep bir parçam kayıp.
Bu her tekrar ettiğinde eskisinden daha fazla parçalara ayrılıyorum. Sonra sil baştan!
Artık yardım istemem diyorum! Bitti. Ben kendim tamamlarım. Hayatımın köşelerini kendim yaratırım.
Ama mümkün mü..?
Şimdi böyle bir zaman işte. Tek başıma yetemiyorum. Yardım istemekten korkuyorum. Tekrar dağılmaktan, parçalanmaktan korkuyorum...
Eskiden içimdeki ses " bu bozup gider" derdi. Onu bir kenara iter, dinlemezdim. Anca bozup gittiğinde aklım başıma gelirdi.
Şimdi durum farklı. Şimdi akıl "bu bozmaz, bu sefer tamam" diyor. Ama kalbim de onu dinlemiyor. Aptal!
En zoru bu kalp kolay kanar da ya akıl...
Her zaman cengaver gibi öne çıkan kalbim bu sefer korkak, ürkek...
Zaman diyorum, zamana bırakıyorum. Akıl ve kalp anlaşırsa tamam diyorum.
Herşeyi onlara bırakıp aralarından çekiliyorum.
Sadece izliyorum..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder