Değişimin tam ortasında değişememenin debelenmesindeyim bir kaç haftadır. Aslında uzun zamandır ama bir kaç haftadır en yüksek dozda hissediyorum bunu. Lanet olası merkür retrosu!
Değişik kararlar alıp hemen uygulamaya koymak istiyorum, herbirşey aynı anda olsun ama ben hiç sıkılmayayım istiyorum. Mümkün mü? Tabi ki değil. Bir şeyler oluyor, bir şeyler yaşanıyor, kafada bazı düşünceler oluşuyor ilk günlerinde kinetiği çok hızlı bir şekilde. Acayip motiveyim, "ı have a dream" kafasında geziyorum ortalıkta. Bir kaç gün geçiyor, biraz yavaşlamaya başlıyorum. Heyecanım zayıflıyor, direncim düşüyor. Bu hep böyle oluyor ve sonra hoop çöktük. Hadi bakalım hayırlı olsun.
Sonra bana birşeyler oluyor. Hiç yapmadığım şeyleri yapıyorum bu ara. Gergin,kaprisli, düşü modlu... Sanırım bu zamana kadar destek verdiklerimin yanında olduklarımın vicdan muhasebesini yapıyorum. Ben onlara yapmışken bana yapılana bakıyorum. Ve ben de onlar gibi olmaya karar veriyorum.
Tabi ki olamayacağım ama denemekten ne çıkar. Kendi kafa yoğunluğumun içinde bile başkalarına çare bulurken kendimi ötekileştirmek ne bileyim, çok vefasızca. Ben yaptım siz de yapın demiyorum ama...
Neyse çözümü en yakınımdakilerin desteğinde ararken her biri bana kendi sorunlarından bahsediyor. Ben de susmayı tercih ediyorum. Onların sorunlarında onlara yardımcı olup, kendime yine kendim yardım etmeye çabalıyorum. Kolay değil ama kendim de olmasam çok yalnızım bu aralar. En yakınıma bile koşulsuz bırakamayacağımı gördüm kendimi.
Ha bu dönemler geçer, sıkıntılar biter. Ama ben unutamam. İyisini de kötüsünü de.
Yanımda yine yalnız kendim varken, başkalarının, herkesin bencillik tenceresinin dibini kazıdığını yazdım aklıma.
Daha da silinmez.
Kendinize iyi bakın, zira kendinizden ötesi bir pamuk ipliğine, bir söze, bir şişe alkole, bir el hareketine, bir göz devirmesine, bir yazılı iletiye ya da bir dakikalık sohbete bağlı.
Bir bakmışsınız hoop gitmiş.
Siz en iyisi kendinize iyi bakın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder