21 Aralık 2010 Salı

!

İnsanlar garip ve hayat çekilmez derecede saçma . Ne yaparsan yap düzene girmiyor, bir yerinden tutsan öbür yandan kaçıyor ipin ucu. Tüm bu sıkıntıların yanında da iki yüzlü insanlar birikince hayatına kalp çarpıntıları vazgeçilmez oluyor . Kimilerinin kendine güveni o kadar az ki koskoca yaşlarına, yaşanmışlıklarına bakmadan en küçük çocuktan da küçülüp türlü oyunlar çeviriyor arkandan, en zoru da onlara saygı duymak zorunda bırakılmak.  Bırakıp gidesin gelir, gidemezsin. Kaçmak...
Devamını Oku »

11 Ağustos 2010 Çarşamba

kürkçü dükkanı

Ve yine İstanbul, döndük kürkçü dükkanına. Yaklaşık 25 günlük tatil nasıl ziyan edilirmiş ihtisas yaptım bu konuda, İstanbula dönmek için resmen gün saydım ve sonunda :) Milletin tatili yeni başlarken, herkes interrail yaparken ben döndüm işe başlıyorum ama çok heyecanlıyım o ayrı. Pazar günü ilk defa öğretmen olarak bir iş toplantısına katılcam nihahahayt. Neyse ne diyodum evet döndüm sonunda bu...
Devamını Oku »

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Nasıl birden ev kızı oldum #1

Çok da zor olmadı aslında. Üniversite bitince- ki öğretmen oldum söylemesi ayıptır, bilmeyeniniz varsa tüm yüzsüzlüğümle bilgilendireyim- okul çıktı tabi aradan. Dershane de 15 ağustosta başlıcak, ben dedim ki Starbuckstan da çıkayım gideyim şöyle güzelcene bir tatil yapayım dedim. Demez olaydım. Ben şimdi işten de çıkınca soluğu hemen İzmir'de baba evinde aldım tabi. Böyle baba evi deyince cafcaflı oluyor, ben ayrı yaşıyorum arkadaş evim barkım ayrı. Neyse uça uça geldim İzmire, Karşıyakama....
Devamını Oku »

27 Temmuz 2010 Salı

Flaş...Flaş...Flaş!

" Nasıl birden ev kızı oldum?" adlı sürükleyici yazı dizim yarından itibaren burada sizlerle buluşuyor. Kaçırmayın derim, beni bekleyin anacım! böyle olcam işte...
Devamını Oku »

27 Mayıs 2010 Perşembe

happy birthday my little bro

17 yıl önce, küçücüktün sen daha. Hiç ama hiç beklemediğim bir anda geldin girdin hayatıma, hiç sevmedim o zaman senin gelmeni, sevgime anneme babama ortak olmanı. Tektim ben hep, sadece benimdi onlar. Ama zaman geçip de büyüdükçe sen işte o zaman hayatıma ortak olmaya başladın ve anladım seni nasıl çok çok sevdiğimi. İşte ondan sonra hep yanımdaydın, bana hem kardeş hem de muhteşem bir arkadaş, sırdaş oldun. Hayatta düşünmeden her şeyimi anlatabilirim diyebileceğim ve hiç hesapsız sonuna...
Devamını Oku »

26 Mayıs 2010 Çarşamba

...Annem...

Kaç yaşında olursa olsun, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın annesi en zayıf, en savunmasız noktasıdır bir insanın; bunu bugün bir kez daha öylesine net bir şekilde anladım ki... hayatımda en çok tartıştığım en kolay suçladığım insandır annem, her zaman hayatımda olacağını, belki de ne olursa olsun beni asla terk etmeyecek tek insan olduğunu düşündüğüm için bu böyle. Ama bugün o kaybetme duygusunu...
Devamını Oku »

26 Şubat 2010 Cuma

uyku-suz

uykusuzluk kötüymüş..baş etmesi de sonuçlarına katlanması da zor.uyku hayattaki önceliklerimin arasında üst sıralarda bulunmakla birlikte 3 haftadır kendisiyle pek aramız yok gibi. öss ye hazırlık döneminde onun yüzünden az kapışmamıştık annemle. 22:30 dedinmi benim öyle bir uykum geliyodu ki ders çalışmayı bırak göz kapaklarım isyan ediyor,o derece.annem de haliyle kızardı tabi erken yatıyorsun...
Devamını Oku »

20 Şubat 2010 Cumartesi

"o" an


Başında sinir bozucu bir ağrı var sabahtan beri, kalbi yerinden çıkçakmış gibi hızlı hızlı. Midesi bir garip, sabahtan beri hiç birşey yemedi ki bu onun için normalde çok da mümkün değil. Yaşam amacının yemek olduğunu düşünürsek... Ne giyse saçını nasıl yapsa kırmızı ruj mu yoksa pembe parlatıcı mı. Yok en iyisi gidip saçlarını kestirmek hem de fön çektirip saç derdinden kurtulur.. Giyilecekler de seçildikten ve sebepsizce ayna karşısında geçen bir saatten sonra hazır artık çıkabilir de kalbi hala fazla mesai yapıyor. Sağ salim çıkmayı başarabildi evden. Birini beklemekten nefret eder o sebepten bekletmeyi de sevmez, gideceği yere hep 5 dakika erken gider bu yüzden. Yine erkenci bugün. Hala çarpıntısı var ama biraz daha mutlu şimdi. Beklemeye başla bakalım 5 dakika, beklenenin gelmesiyle bütün sinirler alt üst tabi ama bir gülücük her şeyi unutturabiliyor(muş). Nereye gitmeli? Karşılıklı oturup içkiler söylendikten sonra başlar sohbet , gülüşmeler, muhabbet zaman zaman kahkahalar yükselmektedir masadan. Erkek kıza alışık olduğu üzere komplimanlar yapar. Kız mutludur ya da öyle zannetmektedir. Belki de onunla vakit geçirmektir onu mutlu eden, o anı yaşamaktır bir dakika sonrasını düşünmeden. İlk başlarda her şey güzeldir. Erkek kızın gözlerinin içine bakar sebepsizce dakikalarca, kız niye öyle baktığını sorunca öylesine der bakmak istedim. Her şey o anda çok güzeldir ama zaman da ilerlemektedir, hiç bitmesin ister hiç kalkmasınlar masadan, hiç giymesinler paltolarını. Çünkü bilir kız bu sefer farklıdır, bu sefer bir şeyler bitmiştir ve bu sondur ikisi için de. 4 saat göz açıp kapayana kadar geçmiş "o" an gelmiştir. Hesabı ister erkek, öder ve kalkarlar. O an anlamıştır kız bir kaç dakika sonra gerçekten biteceğini. Oysaki hep o masada kalsalar, hep gülümseseler otursalar el ele, hep baksa erkek kızın gözlerin içine. Daha yavaş atılmaya başlamıştır adımlar, on dakikalık yolu yirmi beş dakikada yürümüşlerdir ama kaçınılmaz son gelmiştir. Ve ayrılık anı... Tekrar görüşmek için birbirlerine söz verirler, erkek kızı öper ve arkasını dönüp gider-her zaman yaptığı gibi- Kız tek başına eve dönerken sonun ilk defa bu kadar net farkındadır. O her zaman umursamaz bir aşık olmuştur, canının acıyacağını bile bile sevmiştir, yengeç kadınıdır ne de olsa. En yakın arkadaşlarının onu milyonlarca kez uyarmasına rağmen atamamıştır erkeği yüreğinden, onu her görüşünde daha çok yanar canı, sızlar içinde bir şeyler. Ama bu seferki sızı daha bir başkadır, bu sefer sorun canının öncekiler gibi yanmamasıdır. Artık eskisi gibi olmayacaktır hiçbirşey, artık eskisi gibi aşık değildir çünkü, akılanmıştır zorla da olsa. Evinin kapısını açar koltuğuna oturur ve göz yaşları süzülmeye başlar, giderek daha da hızlı akmaktadır gözünden yaşlar. Bu erkek için son defa ağlayışıdır. Gözlerini siler üzerini değişir ve yeni güne uyanmak için yatar aklında hala o an elinde erkeğin elinin sıcaklığı...
Devamını Oku »

6 Şubat 2010 Cumartesi

hadi bakalım..!

Hayatımdaki boşluktandır kendimi bunları yazarken buluşum.Bu öyle bir boşluk ki her an tetikte beni bunalıma sokmak için. Her yönden saldırıyor aile, okul, iş, arkadaş, sevgili...Şimdi bu boşlukları tek tek doldurmaya başlamak gerek, gerçekten başlamalı. Tanıyanlar bilir her ay bir iki kere böyle karar veririm ben sonra iki gün sonra uçar gider, bu sefer sanal ortamda resmiyete dökmeye karar verdim:D Öyle çok yazabilen biri de değilimdir- ilk aşık olduğumdan beri düzenli olarak tuttuğum...
Devamını Oku »