29 Eylül 2013 Pazar

İstanbul! Seni özledim ulen!!!!



Ben 10 ay önce "May Dreams Come True ( hayaller gerçek olur)"  demiştim. Olurmuş. Oldu.
1 yıldır İstanbul, kpss, kadro, ev, hayat derken... Şimdi yaşama zamanı geldi.
Ben bu yazımı güneşli bir pazar akşamüstüsü İstanbul'daki evimden yazıyorum size :)
Yaşamayı istediğim onca şeyin gerçek olduğuna, sonunda bittiğine zamanının geldiğine inanmak zor oldu en başta. Sanki hep bu koşuşturma devam edecek, çaba hep sürecek, güzel son hiç gelmeyecekmiş gibi.. Geldi ama. Benim gibi istediği ya da sahip olduğu şeylere hep en zor yoldan birsürü hendekler geçerek sahip olanlar bilirler bu hissi. Hiç kolay olmadı benim için hayallerime kavuşmak. Kolay olsaydı bu kadar değerli olur muydu bu da bir tartışma konusu olabilir tabi.
Bugün tam 2 hafta oldu yeni hayatıma başlayalı. Ev taşıma, yerleşme derken anca kavuşabildim internetime.
Şimdi yeni bir dönemeç var önümde. Kavuşulanlar ve yeni hedefler. Ama önce içime sindire sindire özlediğim İstanbulumu yaşama vaktim.
Özlenen ve görülecek bir çok arkadaş, gezilecek bir çok yer, içilecek onlarca kahve, dinlenecek  bir çok grup...
2 yıl sonra yeniden canlandığımı hissediyorum. Yeniden genç yaşadığımı.
İstanbul bu sefer bana yeni ve güzel süprizler sunacağa benziyor. Koşulsuz kabul ediyoruuum :)
Ah huzur patlaması yaşıyorum. 2 yıldır konuştuğum, düşündüğüm, istediğim, ağladığım , özlediğimi yaşamak, başarmak, kendim başarmak en haz verici olanı.
İçimdeki ego patlamasıyla sanırım şimdilik bu kadarını yazabileceğim çünkü bana gıcık olmanızı istemiyoum tabikii :)
Ev taşıma maceramı da bir süre sonra, iyice sindirince sizinle paylaşmalıyım.
O zamana kadar...

Cihangiiiiiir, seni özledim ulen!!!!!
Devamını Oku »

6 Eylül 2013 Cuma

Şimdi Rahat Bir Nefes Alalım...



Muhtemelen 25 yıldır aldığım en uzun , en tasasız ve en huzurlu nefesleri alıyorum ben bu aralar. Korkunun vücudumun tüm hücrelerinden temizlendiğini hissetmek bana resmen saniye başı yaşam enerjisi depoluyor. 
Hala bazı boşluklar var ama zamanla, hatta çok yakın zamanda onların dolacağını da biliyorum.
Hafta içinde güzel Karşıyaka'mın mis kokan havasında, Sinemi beklerken çekmiştim bu fotoğrafı. Dert yok, tasa yok, kpss notu yok, manyak gibi koşuşturma yok. Oh be oh!
Böyle yazıyorum da sanılmasın ki prenses hayatı yaşıyorum, tabi ki değil. Ama mutlu olmayı becerebilen bir insan için çok da zor değilmiş böyle hissetmek. Mutsuz ve depresif geçirdiğim günlerime yazık!
Şimdi 3 gün atama sonuçları için bekliyorum. Valiz tamam sayılır, tek eksik neye gideceğini gösteren tek yönlü bir bilet :) 
Umuyorum ki o yol da İstanbul olacak. 
İzmirime veda etmek hep zor olmuştur ama ayda bir İzmir kokusu almaya gelmek can katar canıma.
Gitmek geride bırakmak değil benim için bu sefer, gitmek kavuşmak demek, gitmek özlemek demek. Bu sefer hüzünlü değil sevinçli bir gidiş var.
Şimdi gitmek vakti...
Devamını Oku »

5 Eylül 2013 Perşembe

Ücretliden Kadroya - Bir Öğretmen Klasiği


Üniversiteyi kazandığımda hiç bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Yanlış anlaşılmasın üniversite kısmı değildi zor olan, hatta bir çok bölüme nazaran çok da rahat bir bölümdü benimkisi. Derslerle alakanı tam olarak kesmezsen vize ve final haftalarında 2 hafta hayattan bağlarını kopararak yaşarsan gayet de iyi derecelerle bitirilebilir bir okuldu ve zaten öyle de oldu. 
Asıl zor kısım üniversite sonrasıymış. Ben öğrenciyken " hayatta KPSS'ye girip bilmediğim yerlere, doğuya falan gidemem" diyordum. Demesi bedava, demesi çok kolay. İzmir'de doğmuş, İstanbul'da okumuş bir insan olarak Hakkariye gitmemin kolay olacağını düşünmek saçma olurdu zaten. 
Bu hevesle 4. sınıfta kpssye bile son anda başvuru yaparak laf olsun diye girdim, özel bir kurumla anlaşmıştım zaten, öyle işsiz kalanlardan değildim, daha mezun olmadan işim hazırdı.
Özel bir dershanede çalışmaya başladığımda anladım ki bu işler öyle uzakta görüldüğü gibi değil. Öğrencilik asla bitmemesi gereken bir hayat dönemi. Sabah 7'de işe gidip akşam 8'de eve gelip sonra kendine yemek yap, ev işi yap... İtiraf ediyorum ki yemek yemeden yattığım geceler olmuştu.
Aa dedim olmaz bu bu işin sırrı kpss imiş. Dershanenin bana kazandırdığı tek şey güzel dostluklar oldu.
Sonra dön İzmire hazırlan sınava. 
O iş de öyle kolay değilmiş. Hele benim branşımda hiç değilmiş. 
2 yıl da ücretli öğretmenlik macerasından sonra artık 5 gün sonra maşallah yazısı gibi asıcam 657'yi boynuma  
Ücretli öğretmenlik de değişik bir durum. Aslında kadrolu öğretmen gibi çalışıp, üçte bir paraya çalışıyorsun. Bana çok şey öğretti, Dershanede yapılan öğretmenlikle okulda yapılan arasında mevzuat açısından çok fark var. 
Benim burada da en büyük şansım okulda kendimi hiç ücretli gibi hissetmedim, yıllardır berabermişçesine çalıştım okuldakilerle. Ben onları çok çok sevdim, sanırım onlar da beni sevdiler :) Bence sevdiler :)
Ve şimdi bu koşuşturmanın sonuna yeni bir koşuşturmanın başına geldim, sanırım.
Bir yıl boyunca sinirli, stresli, ağlak, manyak hallerimi çeken, bana inatla katlanan herkes başımın tacı.
Ailem, iş arkadaşlarım, dostlarım, dershanedeki öğretmenlerim hepsi hepsi.
Stres altındayken garip bir insan oluyormuşum ben, kendim hakkında bir şey daha öğrendim. 
Aslında hakkımız olan şeyi almak için bu kadar çaba vermemiz, gözü kapalı buna razı olmamız fazlasıyla sinir bozucu. 
Açtığı 40,000 kadroda mesela hiç Ege Bölgesi bulunmaması, binlerce kadroya büyük şehirlerden bir tane bile kadro açmaması...
Aslında bizler iğrenç bir oyun içinde kendimize yer edinmeye çalışan birer insanız. Değiştirmeye gücümüz ve mı, bilmiyorum. Gücümüz varsa da cesaretimiz yok,birçoğumuzun yok. Anca ucu bize dokunuğunda çıkarıyoruz tırnaklarımızı.
Neyse şu an sevinçten baya sevgi böcüğü modunda , 32 diş dolaşıyorum ki bu konulara girerek can sıkmayacağım.
Hiç bitmesin.
Bir senedir dilimden düşürmediğim "İstanbul'a atancam ben ya!" nın gerçekleşmesi için çok az kaldı.
Güzel haberlerle geri döneceğim.
Beni bekleyin :)

Devamını Oku »