13 Mayıs 2012 Pazar

En güzel anneler günü

İnsanlar vardır hayatından çıkaramayacağın. Çıkarmayı bırak bu düşünceye tahammül edemeyeceğin. Sen bunlardan en birincisisin benim için.
Şu hayatta bana en çok katlanan da sensin beni en çok bezdiren de.
En çok kavga ettiğim de, en çok özlediğim de.
En çok sinirlendiğim de sensin, en çok sevdiğim de.
Biz seninle hiç klasik anne-kız olamadık, olmadık. En güzelini de yaptık. Telefon rehberimde bile adın "anne" değil "sadoş" diye kayıtlı...En iyi arkadaşım, en vefakar dostum, en sert eleştirmenim, en güvendiğim oldun hep ve öyle de olacaksın hep hep hep...
Paylaşılan ilk anneler günü
16 Mayıs 1993
Beraber çok da mutlu olduk, çok da üzüldük. Bitti dediğimiz anlarda da yine beraberdik ama sonunda yine el ele ayağa kalktık.
Benim için benden çok daha fazla şeyler isteyen bir insana sahip olmanın ne demek olduğunu seninle öğrendim. En çok seninle ağladım, en çok da senin yüzünden.
Birbirimizden kilometrelerce uzakta geçirdiğimiz 5 yıl boyunca günde 1564986416 kez konuştuk ama hiç bıkmadık. Günler senin günaydınınla başlamadan ve senin iyi gecelerinle bitmeden geçmedi, geçmesin...
Ben mutluysam bilirim benden mutlusun, sen mutsuzsan bilirsin ki mutsuzum.
Her ne kadar çaktırmasam da ben hep senin gibi olmaya çalışıyorum anne, öğrettiğin yoldan gitmeye çabalıyorum. Hayatıma hep iyileri sokmaya çalışıyorum.
İnan şu dünyada kendim için hiçbir korkum yok, çünkü ben beceremesem de sen korursun beni, en iyisini bilirsin benim için.
Varlığının benim için ne olduğunu anlatamam belki ama sen bilirsin.
Seni kocaman kocaman çok seviyorum.
İyi ki annemsin, iyi ki kızınım, canının parçasıyım.
Umarım bir gün ben de senin olduğun gibi bir anne olabilirim...
Anneler günü kutlu olsun, yanımızda olduğun her gün kutlu olsun..!



Devamını Oku »

10 Mayıs 2012 Perşembe

2,5 yıl... 32 ay... 972 gün... 23328 saat...

2,5 yıl...
32 ay...
972 gün...
23328 saat...
Zaman geçti, geçiyor. Bazen mutlu, bazen kızgın, bazen umursamaz, bazen de hüzünlü. Bir anım bir anımı tutmuyor ama bu 23328 saatin tek bir ortak noktası var, o da sensiz geçiyor.
Sen gittin...Gitmek kolaymış, zor olan kalan olmakmış. Kızıyorum sana çünkü sen gittin, bana verdiğin sözleri tutmadan gittin. Seninle herşeyi planlamıştık hani biz. Yıllardır bin rica ile seni getiremediğim İstanbul'a gelecektin nisan ayında. Havalar düzelirdi. Hastalığına da iyi gelirdi senin. Sultanahmet'e götürecektim ben seni. Boğaza karşı çay içip birer sigara tüttürecektik seninle karşılıklı. Üniversite mezuniyetimi en ön sıradan izleyecektin sen.
Öğretmen olarak ilk atandığım yere senle gidecektik biz, yanımda kalacaktın hani, bırakmazdın beni öyle yalnız uzak yerlerde, hava çok soğuyunca İzmire dönecektin, sonra yine gelecektin.
Ben evlenirken de yanımda olacaktın sen, benim çocuklarıma adını ilk sen söyleyecektin aynı bana yaptığın gibi, onları gezdirecektin beni gezdirdiğin gibi.
Trene de binecektik biz daha beraber...
Daha neler neler...
Ama sen ne yaptın, gittin.
Beni bütün mutlu günlerimde eksik bıraktın, ben sen olmadan nasıl tam olayım şimdi.
Bilseydin o günün son günümüz olduğunu sana daha sıkı sarılmaz mıydım, içime çekmezmiydim o güzel kokunu, kulağımda saklı bırakmazmıydım o güzel sesini...
Ne zaman geleceksin dedin bana, ben de belli olmaz dedim uzun süre gelemem heralde anca yaza.
2 gün sonra geldim...
Tek fark sen yoktun, ben geldim ama sen gitmiştin.
Artık akşam çalan telefonlardan çok korkuyorum senin yüzünden, hele ki evden uzaktaysam..
Telefon çaldı. Tek bir cümle..
Deden gitti.
Annemdi arayan,
O an oturup ağlamayamadığım için kendime çok kızıyorum.
45 dakika içinde İzmir otobüsünde yerimi almıştım. Ben eve geldiğimde herkes bana üzülüyordu sanki , çünkü hepsi senin yanındaydı, seni son defa görmüşlerdi. ama ben uzakta olandım, ben en özleyendim ve en ayrı kalan
Kendime geldiğim ilk an otobüse bindikten 1 saat sonraydı sanırım. O an anladım niye otobüste olduğumu, o an anladım seni bir daha göremeyeceğimi...
Sen benim hayata karşı ilk yenilgimsin, ilk vedam, ilk hayal kırklığım, ilk isyanım, ilk çaresizliğim...
Ve ben artık ne kadar mutlu olursam olayım tam değil, hep eksik.
Ben seni çok özlüyorum. Her gece senin sesinle uyanıyorum. Her sabah ilk sana bakıyorum, karşımdaki fotoğrafına. Efeler gibi zeybek oynayan fotoğrafına...
Ben sana hala daha ilk günkü gibi ağlıyorum.
Bundan sonra hep eksiğim ben.
Keşke hep çocuk kalsaydım da sen hep benimle olsaydın.
Beraber trene binip fuara gitseydik.
Bahçedeki ağaçlara çıktığımız için kızsaydın bize.
Sen çay demleseydin her  akşam, içseydik beraber.
Keşke tavlada daha çok yenseydim seni.
Hem okeyde taş çalmayı daha tam öğrenememiştim ben, bak hala çalamıyorum.
Çok erkendi, çok erken...


Devamını Oku »

6 Mayıs 2012 Pazar

Hıdırellez

Ben bu sene yine tam bir İzmirli olarak Hıdırellezi kutladım. Malum 6 senedir İstanbulda olduğum için bir türlü denk gelememiştim, orda da böylesi bir kutlama yok zaten :) Bence bizimkisi en güzeli.
Hıdırellez için herkesin kendine göre ritüelleri vardır mutlaka. Dilekler yazılır denize atılır. Gül ağacının dibine dikilir. Gül ağacına asılır. Taşlarla ev, arabalar çizilir. Ateşin üzerinden atlanır. Küçük keseciklere paralar konur, bunlar gömülür...7 tane karınca yuvasından kum toplanır...
3 gün öncesinden başlanır güller toplanmaya. 5 mayıs gecesi o güller suya bırakılır, 6 mayıs sabahı o suyla yüzler yıkanır.
5 mayıs gecesi evde mutlaka bir kapı, cam açık bırakılır ki bolluk bereket evin içine girsin. Evde de cüzdanların azı açık bırakılır, ki bu hırsızlar için hıdırellez gecesi de fazla mesai demektir .
Bizde dün tüm ritüellerimizi kendimizce yerine getirdik.
 Tam herşeyi yaptık dedik ki bir baktık havada dilek balonları var, e eksik kalmayalım diyip onu da yaptık ama dileklerimiz ağır gelmiş olacak ki balonlarımız uçmadı, o kağıtları çıkarıp onları da denize attık, balonları da uçurduk. Birdahakine direk balonun üzerine yazmalı dilekleri.
Daha sonra hıdırellez şenliklerinde halay çekenleri sadece izlemekle yetindik, kendi çapımızda onlarla da eğlendik.
Böylelikle bu hıdırellezde de tüm dileklerimizi yolladık evrene, şimdi bekliyoruz tek tek gerçekleşmesini. Ben bu yıl biraz kapasitemi aşmış olabilirim ama olsun, fazla mesai  yaparsa olmayacak şey değil :)
Umarım hepinizin de yüreğinden geçen tüm dilekleriniz kabul olur.





Devamını Oku »